Şahin Ardıyok, Emin Köksal, Selçukhan Ünekbaş
Son dönemlerde rekabet hukuku camiasını sarsan ve dünyanın dört bir yanında faaliyet gösteren otorite, kurum ve kuruluşların hakkında rapor üstüne rapor yazdıkları kervana Rekabet Kurumu (“Kurum”) da katıldı. 7 Mayıs 2021 tarihinde bir süredir yürütmekte olduğu e-pazaryerleri sektör incelemesine dair ön raporunu yayınlayan[1] Kurum, hem yer verdiği veri ve istatistiklerle, hem de bu bilgilere dayanarak oluşturduğu reform önerileriyle hayli ilgi çekici ve önemli bir çalışmaya imza atmış görünüyor. Biz de sizler için bu ön raporu inceleyerek içerdiği ilginç, yenilikçi ve tartışmalı konuları kısaca özetledik.
364 sayfadan oluşan rapor belirlediği hedeflerle dikkatleri çekiyor. Kullanıcılar için büyük faydalar sağlayan e-pazaryerlerine odaklanırken aynı zamanda bu faydalı ortamın korunması ve mümkün mertebe devam ettirilmesi için sağlıklı bir rekabet ortamının önemine vurgu yapan rapor, bu bakımdan üç ana bölüm etrafında örgütlenmiş: piyasanın genel durumu, potansiyel anti-rekabetçi tehditler ve bu tehditleri bertaraf etmeye yönelik çözüm önerileri. Göze çarpan ve metnin geneline yayılan bir başka tema ise İngiltere’de yayınlanan Furman Raporu[2] ve AB tarafından yayınlanan Cremer Raporu[3] ile benzeşen noktaların fazlalığı.
Piyasanın durumu
Her ne kadar ticari gizlilik sebebiyle kimi veriler karartılmış olsa da, e-pazaryerleri sektöründe aktif olan oyuncuların pazarda işgal ettikleri alanları tahmin etmek zor değil. Bu bakımdan Trendyol’un yükselen bir yıldız olduğu ve pazarın yaklaşık %40’ına hükmettiği, ikinci sırayı ise Hepsiburada’nın aldığı piyasada, N11 ve GittiGidiyor %10’luk pazar paylarıyla üçüncü sırayı paylaşıyor. Amazon Türkiye’nin ise 2018’de Türkiye pazarına girmesine rağmen sınırlı bir gelişim elde etmesi dikkatlerden kaçmıyor. Rekabet Kurumu’nun buradaki yorumu güçlü bir anekdot niteliğinde: küresel güç, her zaman yerel kuvveti beraberinde getirmiyor.
Raporda ayrıca tüketici davranışlarına ilişkin ilginç noktalara da yer verilmiş. Örneğin tüketicilerin %83,6’sı gibi çok büyük bir kısmı internetten alışverişlerini mobil cihazla yapıyor. Mobil cihaz kullananların ise %79,6’sı alışverişleri için web sitelerinden ziyade pazaryeri uygulamalarını tercih ediyor. Bu güçlü sinyallere kullanıcıların yarısının telefonlarında sadece tek bir pazaryeri uygulamasının yüklü olduğu verisi de eklenince, teşebbüslerin uygulamalarına verdikleri önem anlaşılıyor. Zira e-pazaryerleri piyasasında uygulamanızı çekici kılmanız bir seçenekten ziyade bir hayatta kalma şartı. Tüketicilerin yarısının tek bir uygulama kullanması, çoklu erişim (multi-homing) eksikliğini ve buna binaen meydana gelen talep yapışkanlığı (stickiness) ve tüketici ataleti (consumer inertia) sorunlarını da gözler önüne seriyor.
Rekabete yönelik endişeler
Kurum rekabetçi piyasa ortamını tehlikeye atabilecek ve e-pazaryerleri piyasalarında özellikle kendini gösterebilecek davranış ve faaliyetleri üç kategoride toplamış. Bunlardan ilki olan platformlar arası rekabet problemleri genel olarak, uluslararası ticaret hukuku jargonundan ödünç alınan ve literatürde EKM olarak bilinen en-çok-kayrılan-müşteri koşulu (most-favoured-customer clauses – MFCs) etrafında şekilleniyor. Geniş EKM şartlarında e-pazaryeri platformu, diğer platformlarda ve satıcının kendisine ait web sitesinde daha iyi satış koşulları verilmemesi koşulunu sunuyor. Dar EKM koşulları ise sadece satıcının kendi web sitesini kapsayan bir şart olarak karşımıza çıkıyor. Kurum, dar EKM koşullarının her somut olayın gerekliliklerine göre etki bazlı bir analiz etrafında değerlendirilmesi gerektiğini belirtirken, geniş EKM şartlarında vites arttırıp per se bir yaklaşım öneriyor. Bahsedilen per se yaklaşım, özellikle eşik bekçisi konumundaki pazaryerleri için kaçınılmaz bir sonuç gibi görünüyor. Bu bağlamda ön raporun, geniş EKM şartları yönünden AB Komisyonu tarafından geçtiğimiz yılın sonunda sunulan Taslak ile, etki bazlı analiz yönünden ise kısa süre önce yayınlanan Alman Federal Mahkemesi’nin Booking.com kararı ile örtüştüğünü görüyoruz.[4]
Platform içi rekabette ise raporun önem verdiği iki ayrı kategori mevcut: ayrımcılık ve haksız ticari koşullar. E-pazaryerleri yapıları gereği platformlarında gerçekleşen rekabetin kural koyucuları olduklarından çıkar çatışmaları için uygun bir alan oluşturuyorlar. Bu çıkar çatışması, özellikle pazaryerinin kendisi aynı zamanda kendi platformunda bir satıcı olarak da faaliyet gösterdiği zaman (hibrit pazaryerleri) azami seviyeye yükseliyor. Bu durum, pazaryerlerinin kendi ürünlerini kayırmalarına (self-preferencing) ve satıcılar arasında ayrımcılık yapmalarına sebep olabiliyor. Bu konuda rapor, Amazon tarafından geliştirilen ve kısa zamanda diğer platformlara da yayılan satın alma kutusu (“Buy Box”) sistemlerine dikkat çekiyor. Tüketiciler için (ve dolayısıyla satıcılar için) oldukça çekici olan satın alma kutularına eklenecek ürünü seçen algoritmaların tasarımına atfedilen büyük önemin nedeni de bahsettiğimiz yüksek çıkar çatışması riski.
Son olarak Kurum, pazaryerlerinin doğrudan tüketicileri hedef aldığı sömürücü davranışlara değiniyor. Burada ilginç ve güncel bir nokta tüketici verileri. Platformlarca aşırı veri toplanmasının, sıfır fiyatlı piyasalarda verinin ödeme aracı yerine geçtiği düşünüldüğünde, aşırı fiyatlamayla eşdeğer kabul edilebileceğini değerlendiren rapor, ek olarak tekel haline gelebilecek platformların inovasyonu yavaşlatabileceğinden ve çoklu erişimi kısıtlayabileceğinden bahsediyor.
Çözüm önerileri
Tüm bu yeni sorunlarla baş edebilmek adına Kurum, karşımıza üç farklı reform önerisiyle geliyor. Bu üç teklifin de AB ve Birleşik Krallık’ta yakın tarihte sunulan öneriler ile olan benzerlikleri dikkat çekiyor. Tekliflerden ilki ve muhtemelen en basiti, ikincil mevzuatta ekleme ve değişiklikler yapmak olarak belirlenmiş. Buna göre Kurum, halihazırda mevcut olan Kılavuzlarında birtakım oynamalar yaparak tabiri caizse kolay lokma olarak görülebilecek faaliyetleri hedef almaya hazırlanıyor. Örneğin aşırı veri toplamanın 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesi ile olan ilişkisini açıklayan bir kılavuz bu kategorinin önde gelenlerinden biri.
İkinci olarak Kurum, Birleşik Krallık’ta yayınlanan Furman Raporundan hatırlayacağımız gibi, piyasadaki tüm aktörlere uygulanabilen ve bir dizi kuralı içeren davranış kodları (“codes of conduct”) hazırlamayı öneriyor. Şeffaflık ve açıklık gibi ilkelerin yer alacağı bu kodlar bu yönleriyle aynı zamanda AB’de bir süredir uygulanan Platform-to-Business (P2B) düzenlemelerini de akla getiriyor.
Son olarak Kurum, eşik bekçisi olarak tanımlayabileceğimiz sektör liderlerini dize getirmek ve olası güç krizlerini engelleyebilmek adına öncül (ex-ante) bir regülasyon düzenlenmesini teklif ediyor. Raporda yer alan taslak metin her ne kadar bir başlangıç niteliğinde olsa da AB’de yayınlanan taslak metinler ile olan benzerliği gözlerden kaçmıyor. Zira Dijital Piyasalar Yasası’nın taslak 6. maddesi ile büyük ölçüde örtüşen metin, platformlara veri ayrıştırma (data silos) gibi AB kaynaklı yükümlülükler getirilmesini öngörüyor. Ancak hangi platformların eşik bekçisi olarak tanımlanacağı ve bu tanımlamada hangi kriterlerin göz önüne alınacağı, bu kriterlerin ülke bazında mı yoksa global ölçekte mi taranacağı sorularına ön raporda bir cevap bulamıyoruz. Unutmadan raporun, eşik bekçisi olarak tanımlanan teşebbüslere yaptıkları her türlü birleşme ve devralmayı Kurum’a bildirme yükümlülüğü öngördüğünü de ekleyelim.
Sonuç
Kurum’un bir süredir beklenen ön raporu gerek Türkiye’de e-pazaryerleri piyasasının durumunun anlaşılması açısından, gerekse de bu piyasanın ve ana aktörlerinin önümüzdeki yıllarda nasıl gelişeceği ve ne tür davranışlar sergileyebileceğine dair yaptığı öngörüler yönünden oldukça önemli bir doküman. Buna ek olarak rapor, gelişmekte olan bir ülkenin gelişmekte olan bir sektörünü mercek altına alması bakımından ayrı bir önem taşıyor. Metin bağlamında konuşursak Türkiye e-pazaryerleri pazarının rekabet hukuku bakımından ilginç bir arena olacağını söyleyebiliriz. Zira AB kurallarıyla uyum sağlayan bir hukuki düzleme ile genç ve gelişmesini halen tamamlamamış bir pazarın bir araya geldiği Türkiye e-pazaryerleri piyasası hukukçulara, akademisyenlere ve rekabet hukukuyla yakından ilgilenen herkese hitap edebilecek bir potansiyele sahip.
[1] https://www.rekabet.gov.tr/tr/Guncel/e-pazaryeri-platformlari-sektor-inceleme-a197b17532afeb11812e00505694b4c6
[2]https://assets.publishing.service.gov.uk/government/uploads/system/uploads/attachment_data/file/785547/unlocking_digital_competition_furman_review_web.pdf
[3] https://ec.europa.eu/competition/publications/reports/kd0419345enn.pdf
[4] https://www.thelocal.de/20210518/germany-upholds-ban-on-booking-com-best-price-clauses/