Teknolojinin hayatımızın her alanına dokunduğu bugünlerde, hukuk alanında da yeni teknolojilerin kullanımını sıklıkla tartışmaya başladık. Yarının Avukatları (Tomorrow’s Lawyers) isimli kitabında hukuk alanının gelecekte neye benzeyeceğine dair önemli öngörüler sunan Richard Susskind’in bahsettiği üzere; artık hukuk alanında rutin işlerin otomatize edilmeye başlanması, maliyet etkinliği objektifi çerçevesinde hukuki danışmanlık hizmetlerinin adeta teknik bir proje yönetim süreci gibi ele alınması, hukuki risklerin veri analitiği yöntemleriyle analiz edilmesi ve sayısallaştırılması, mevcut hukuk hizmetlerinin çevrimiçi ortamlara taşınması, kişiselleştirilmiş bir danışmanlık hizmeti sunulmadığı takdirde avukatların yerini web-tabanlı hizmetlerin alması, uyuşmazlık çözümlerinin ve hatta mahkemelerin çevrim içi ortamlara taşınması birer hayal ürünü olmaktan çıktı.
Bilişim teknolojileri ve hukuk
Günümüzde dünya genelinde 1731 hukuk teknolojisi girişimi bulunuyor.[1] Bu sayının yalnızca 3-4 ay önce 1100’ler civarında olduğunu biliyoruz. 2019 yılında 1,2 milyar doların üzerinde yatırım alan hukuk teknolojisi girişimlerinin doğması ve desteklenmesi süreçlerinde[2], ABD, Birleşik Krallık, Almanya ve Çin bayrağı taşıyor. Son derece hızlı bir şekilde sayısı artan, hizmet alanı genişleyen ve finansal yatırımlarla güçlenen bu girişimler, hukukun teknolojiye ne denli aç oluğunu ve doyum noktasına ulaşması için kat edilecek yolun hala çok uzun olduğunu gösteriyor.
Bu değişimin en önemli tetikleyicisi, işletmelerin daha kaliteli hizmetlere daha hızlı bir şekilde ulaşmak istemeleri, fakat bu hizmet karşılığında daha düşük bir bedel ödemeye gönüllü olmaları. Susskind, bunu “az verip çok alma sorunsalı” (the more-for-less challenge) olarak adlandırıyor. Evet, serbest piyasa ekonomisinin işleyiş hızı, hukukun gelişim hızının oldukça ötesinde. Bir diğer deyişle, iş dünyasındaki zaman, hukuki zamana göre daha hızlı işliyor ve aradaki fark git gide artıyor. Bu nedenle hukuk alanında etkinliğin artırılması yönünde bir zorunluluk doğuyor, yenilikçi çözüm arayışları da ibreyi teknolojiye kaydırıyor.
Bu yazıda daha detaylı inceleyeceğimiz konu, hukuk teknolojilerinin önemli bir ayağı olan bilgisayımsal hukuk (computational law) alanı. Bu alan, hukuki bilişim sistemleri ve metotlarının hukuki analizin otomatikleştirilmesi ve mekanik hale getirilmesi için uygulanmasını ifade ediyor. Makine öğrenmesi, veri madenciliği, ağ analizleri, doğal dil işleme, derin öğrenme simülasyonları, belge yönetimi, bilgisayımsal oyun teorisi gibi teknik araçların hukuk alanında uygulama alanlarının artması bekleniyor.
Bilgisayımsal antitröst
Bilgisayımsal hukuk uygulamaları, birçok hukuk alanı bakımından önemli oranda farklılaşmazken; iktisat biliminin önemli rol oynadığı ve pazar dinamiklerinin iyi anlaşılmasının önemli bir gereklilik olduğu rekabet hukuku bakımından yeni bir bilgisayımsal antitröst (computational antitrust) alanının Thibault Shrepel’in 19 Ocak 2021 tarihinde yayımlanan “Computational Antitrust: An Introduction and Research Agenda” başlıklı makalesiyle yeni bir alan olarak doğuşundan bahsedebiliriz.[3] Elbette dijital pazarlardaki rekabet değerlendirmeleri bakımından rekabet otoritelerinin mevcut araçlarını daha efektif kullanması ve inovatif metotlar benimsemesi yönündeki ihtiyaçlar gerek uygulamada, gerekse literatürde sıklıkla tartışılıyordu. Ancak 2021’in ilk günleri itibarıyla bu alan bir isim kazanmış oldu: “bilgisayımsal antitröst”.
Bilgisayımsal antitröst, aslında yeni bir alanın adı olmakla birlikte, Stanford Üniversitesi Codex Merkezi tarafından rekabet prosedürlerinin otomasyonu ve rekabet analizlerinin geliştirilmesi amacıyla başlatılan bir projenin de adı. Henüz resmi geçerlilik kazanmasa da, Türk Rekabet Kurumunun da aralarında olduğu 48 rekabet otoritesi bu projeye katılım sağlamak ve destek vermek üzere bir yetkili atadığını Codex Merkezi’ne bildirdi. Thibault Schrepel tarafından tasarlanan ve yönetilen bu projede; Bill Kovacic, Daniel Crane, Doug Melamed, Herb Hovenkamp, Eleanor Fox, Nicholas Petit, Pınar Akman gibi rekabet hukukunun önde gelen akademisyenlerinin yanı sıra, MIT, Cambridge, Stanford, Harvard, Oxford gibi üniversitelerden bilgisayar ve yazılım mühendisleri, işletme alanında çalışan akademisyenler de görev alıyor.[4]
Bilgisayımsal Antitröst Projesi
İşte bu projenin başlangıcı niteliğinde olan makaleden daha detaylı bahsedecek olursak; Schrepel makaleye, dijital pazarlarda faaliyet gösteren teşebbüslerin faaliyetlerini sıklıkla tartıştığımız halde, bu pazarlarda rekabetçi değerlendirmelere yönelik olarak teknolojik araçların kullanımına odaklanmadığımız şeklinde bir eleştiri ile başlıyor. Rekabet otoritelerinin hızla evrilen, karmaşık yapılı dijital pazarları düzenlemekte zorlandığı, firmaların da rekabet otoriteleri tarafından sınırlı bilgi ile alınan kararlar çerçevesinde karar verme süreçlerinde zorluk yaşadıkları ve hareket alanlarını net olarak belirleyemedikleri belirtiliyor. Bilgisayımsal araçların rekabet hukukuna ilişkin analizlerde otoriteler tarafından kullanılması gerektiği, bu sayede i) rekabet karşıtı davranışların incelenmesi, ii) birleşme devralma analizinin yapılması ve iii) rekabet politikalarının geliştirilmesi ile etkilerinin belirlenmesi alanında gelişmeler sağlanacağı ve ayrıca otoritelerin sahip olduğu işgücünün daha etkin kullanılabileceği belirtiliyor.
Rekabet ihlallerine ilişkin olarak makalede bahsi geçen kazanımlar şu şekilde:
- Rekabet otoriteleri bakımından bilgisayımsal araçların kullanımı ile verinin bulunabilirliği artacak,
- Rekabet otoritelerinde artan bilgi akışı, yeni bilişimsel ve analitik yetkinliklerinin geliştirilmesini destekleyecek, pazardaki anomalilerin tespitini kolaylaştıracak,
- Rekabet otoriteleri tarafından bilgisayımsal araçların kullanımı, yapay zekâ ve blok zinciri kullanımının yaygınlaştığı işletmeler karşısında otoritelerin analiz gücünü artıracak,
- Rekabet otoritelerinin yeni pazar izleme araçları (market screening tools) geliştirmesi ve kullanması ile pazarların dinamiklerini daha iyi anlamalarını sağlayacak,
- Rekabet otoriteleri tarafından doğal dil işleme uygulamaları ile tekniklerinin kullanımı ile şirketlerin dokümanları daha verimli analiz edilecek ve olası bir ihlal niyeti daha kolay tespit edilebilecek, dokümanların inceleme ve anlamlandırılma süreleri kısalacak,
- Rekabet otoriteleri tarafından uygulama programlama arayüzlerinin[5] (application programming interfaces – API) kullanılmaya başlanması ile şirketlerden otoritelere, otoritelerden şirketlere veri akış süreci hızlandırılacak,
- Sistematik olarak kaydedilen verilerin kolayca aktarılabilmesi ile otoriteler arası iş birliği ve otoriteler ile uluslararası organizasyonlar arası iş birlikleri güçlenecek,
- Şirketlerin uyum programlarını yönetme süreçleri, bilgisayımsal araçların ve rekabet hukuku alanında eğitimli algoritmaların kullanımı ile daha etkin hale gelecek.
Birleşme ve devralma işlemlerinin kontrolüne ilişkin olarak makalede bahsi geçen kazanımlar şu şekilde:
- Zaman kısıdının önemli olduğu bu tür işlemler bakımından çok sayıda dokümanın ve veri setinin kısa sürede incelenmesi ve analiz edilmesiyle rekabet hukuku bakımından risk teşkil edebilecek unsurların tespit edilmesi kolaylaşacak[6],
- Firmalar tarafından otoritelere birleşme ve devralma bildirim süreçlerinde sağlanmayan bilgilerden ötürü doğan bilgi asimetrisi ile otoritelerin firmalar tarafından sunulan bilgileri farklı kaynaklardan edindiği bilgiler ile birleştirmesi ve anlamlandırması fakat bu bilgiyi firmalara sağlamamasından doğan bilgi asimetrisi, otoriteler ile firmalar arasında kullanılmak üzere geliştirilen sistematik iletişim araçları ile giderilebilecek,
- Ürünler arasındaki ikame edilebilirlik ilişkilerinin belirlenmesi ile pazarların sınırlarının çizilmesi daha etkin hale gelecek ve bu değerlendirmenin sürekli olarak yapılması ile potansiyel rekabet daha iyi öngörülebilecek, etkinlik savunmaları daha kapsamlı ele alınabilecek, taahhütlere uyum ve taahhütlerin beklenen etkileri daha yakından takip edilebilecek.
Son olarak rekabet politikasına ilişkin olarak makalede bahsi geçen kazanımlar ise şu şekilde:
- Rekabet politikasının geliştirilmesi, takibi ve etkilerinin değerlendirilmesi kolaylaşacak
- Ampirik çalışmaların kapsamı genişletilebilecek, niteliksel çalışmalardan niceliksel çalışmalara kayılabilecek, bu çalışmalar mevcut politikaların etkilerinin ölçülmesi ve olası politikaların değerlendirilebilmesini sağlayacak,
- Pazarların sürekli olarak gözlemlenmesi ile pazarlardan derlenen veriler sayesinde ilgili pazara bir müdahaleye gerek olup olmadığı proaktif şekilde değerlendirilecek ve uygulanan yaptırımların etkinliği ve caydırıcılığı araştırılabilecek,
- Rekabetçi pazarlar ile rekabetin görece daha az olduğu pazarlar karşılaştırılabilecek, gerçeğe yakın simülasyonlar geliştirilerek pazarların dinamikleri daha iyi kavranabilecek, bu sayede olası regülasyonlar daha etkin olarak tasarlanabilecek.
Rekabet ihlallerinin daha kolay ve hızlı tespit edilmesi, daha etkin bir yoğunlaşma kontrolü sisteminin inşa edilmesi, yerinde ve etkili regülasyonların tasarlanması, otoriteler ile uluslararası organizasyonlar arasındaki iletişimin artması, firma ile otorite arasındaki bilgi asimetrilerinin azaltılması gibi kazanımlar bilgisayımsal araçların kullanımını oldukça çekici kılıyor. Diğer yandan, bu araçların geliştirilmesi ve uygulanması süreçlerinde doğacak zorluklar da azımsanmamalı.
Bilgisayımsal araçlara yönelik çekinceler
Öncelikle, değişime ve yeniliklere gösterilen direncin bir parçası olarak bilgisayımsal araçların rekabet hukukunda kullanılmasına ilişkin eleştirilerin artması bekleniyor. Ayrıca kamu sektöründe faal rekabet otoriteleri tarafından, yapay zekâ ve algoritmalar gibi bilinmezlikler barındıran “kara kutu” (black box) niteliğinde araçların kullanmasının; eşitlik, hukuki belirlilik ve hukuki güvenlik ilkelerini zedeleyebileceği yönünde endişelerin doğmasının muhtemel olduğu belirtiliyor. Bu nedenle bilgisayımsal araçların şeffaflık ilkesi ön planda tutularak geliştirilmesi ve kullanılması; bu araçlar ile bir firma lehine ya da aleyhine bir delil yaratılıyor ve bir tespitte bulunuluyorsa, bu sonuca erişmeye yarayan metotlar ile varsayımların baştan sona doğrulanması gerektiği ifade ediliyor. Ek olarak, bilgisayımsal araçların ekonomideki tüm değişkenleri modelleyemediği ve öngöremediği, bunu yapabilmek için kuantum bilgisayarların gerekeceği vurgulanıyor.
Ayrıca, bilgisayımsal araçların geliştiricilerinin de insanlar olduğu, ayrıca rekabet otoriteleri ile bu araçlar arasında kurulacak bağın insan faktörü sayesinde şekilleneceği belirtiliyor. İnsanların hayatını değiştiren şeyin makineler değil, insanların makinelerin gelişimi karşısındaki adaptasyonu olduğu belirtiliyor. Bu alanda sağlıklı bir gelişimin sürdürülebilmesi için, çok disiplinli ekiplerin kurulması gerektiğine, hem otoritelerin hem de firmaların bu süreçte aktif rol oynamalarının faydalı olacağına değiniliyor.
Oldukça sade bir dille yazılan fakat içerdiği teknik terimlerden ötürü görece soyut bir düzlemde konumlanan bu makalenin ardından, Bilgisayımsal Antitröst Projesi’nde ne gibi gelişmeler olacak, rekabet otoriteleri bu projeye nasıl katkı sağlayacak, farklı disiplinlerden gelen akademisyenler bu proje çatısı altında nasıl çalışacak; tüm bunları yakından takip ederek sizlere aktarmaya devam edeceğiz.
[1] https://techindex.law.stanford.edu/ , Erişim Tarihi: 21.01.2021.
[2] Hukuk teknolojisi alanındaki yatırımlar hakkında kapsamlı bilgi edinmek için bkz. https://index.co/market/legal-tech/investments , Erişim Tarihi: 21.01.2021.
[3] https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=3766960 , Erişim Tarihi: 21.01.2021.
[4] https://law.stanford.edu/codex-the-stanford-center-for-legal-informatics/computational-antitrust-people/ , Erişim Tarihi: 21.01.2021.
[5] Bir uygulamanın, servisin veya platformun sahip olduğu özelliklerin belirli sınırlamalar dahilinden dışarıdan erişime açılarak kullanılabilmesini sağlayan bir arayüzler.
[6] Schrepel, Avrupa Komisyonu’nun Bayer-Monsanto işleminde 2,7 milyon dokümanı, Google Shopping soruştumasında ise 1,7 milyar arama sonucunu incelediğini belirterek bu dokümanların incelenebilmesi bakımından kompütasyonel araçların kullanımının önemine vurgu yapıyor.