Bora İkiler & Büşra Nazlı Yaldır
Belli başlı içeriklerin bölgesinde desteklenmediği uyarıları ile karşılaşmayan internet kullanıcısı herhalde yoktur. Bu durum gerek teknoloji gerekse rekabet hukuku dünyasında “coğrafi engelleme (geo-blocking)” adıyla anılıyor ve belli ülkelerde veya bölgelerde mal veya ürünlerin erişilebilirliğinin kısıtlanmasını ifade ediyor. Bu durum, telefonunuzun dağda, bayırda ya da asansörde çekmemesi ile benzerlik göstermiyor. Çünkü bu engelleme, çoğu zaman fikri mülkiyet hakları ile korunan, dijital içeriğe erişimin lisans sahibi içerik dağıtıcısı tarafından kısıtlanmasını ifade ediyor. Bir başka deyişle kapsama alanınız kasıtlı bir şekilde sınırlandırılıyor ve hatta konum ayarlarınızı değiştirmeniz engelleniyor.
Başlığımızda da belirttiğimiz bölge kısıtlaması uyarısı aslında buzdağının görünen yüzü. Çünkü en azından bu uyarı ile coğrafyanız özelinde bir engelleme olduğunun farkına varıyorsunuz. Bununla beraber bir de gizli coğrafi engelleme uygulaması bulunuyor. Uyarının verilmediği gizli coğrafi engelleme hallerinde kullanıcılara coğrafi konumları sebebiyle söz konusu dijital içerik için daha yüksek fiyat teklif edilebiliyor.
Avrupa Birliği (AB), Avrupa e-ticaret pazarındaki rekabeti kısıtlayıcı uygulamalar üzerine soruşturma başlattığı Mart 2015’ten bu yana, coğrafi engelleme konusunu radarına almıştı. Hatta AB’nin rekabet politikalarından sorumlu Komisyon üyesi Margrethe Vestager, müşterilerin AB pazarında çevrimiçi olarak ürün satın alma konusunda çok fazla engelle karşılaştıklarını belirterek, bu engellerin rekabete aykırı uygulamalardan kaynaklandığının tespit edilmesi durumunda AB rekabet kurallarının uygulanacağı yorumunu yapmıştı. Soruşturma sonunda araştırmaya katılan dijital içerik sağlayıcıların %60’ının coğrafi engelleme ile iştigal ettiği tespit edilmişti.
AB Komisyonunun Dijital Tek Pazar Stratejisi kapsamında coğrafi engelleme ile doğrudan ilgili “Haksız Coğrafi Engellemeler Tüzüğü” dikkat çekiyor. 3 Aralık 2018’de yürürlüğe giren Tüzük, Avrupa pazarındaki sınır-ötesi ticarette engeller yaratan ve tüketici açısından hoşnutsuzluğa neden olan uygulamaların önüne geçmeyi amaçlıyor. Tüzük kapsamında coğrafi engellemelerin tümü haksız sayılmıyor, kullanıcıların milliyetine, yerleşim ya da kuruluş yerine dayanan ayrımcılıklar haksız coğrafi engelleme olarak nitelendiriliyor. Aynı zamanda Tüzük fikri mülkiyet hakları ile korunan dijital içeriklere erişimde coğrafi engellemeye başvurulabileceğini kabul ediyor.
Avrupa Komisyonu’nun Valve Kararı
Avrupa Komisyonu, coğrafi engelleme bağlamında, Steam adlı video dağıtım platformunun sahibi Valve ile ilgili soruşturmasını Şubat 2017’de başlatmıştı. Soruşturmadaki temel nokta, Valve’in video oyunu yayıncılarıyla yaptığı ve rekabete aykırı önlemler içerdiği iddia edilen ikili anlaşmaların içeriğiydi. Nisan 2019’da Avrupa Komisyonu, Steam üzerinden Valve ve ticari ortağı olan beş video oyunu yayıncısına (Bandai Namco, Capcom, Focus Home Interactive, Koch Media ve ZeniMax) İtiraz Bildirileri (Statement of Objections) gönderdi. Bildirilerde yayıncıların ihracat kısıtlamaları içeren anlaşmalar yaptıkları ve sınır ötesi satışları önlemek için coğrafi engellemeyi kullandığını iddia ediliyordu. Valve dışındaki beş oyun yayıncısı da olası para cezalarındaki %10’luk indirimden yararlanmak için Avrupa Komisyonu ile işbirliği yapma niyetinde olduklarını belirtmişti.
Avrupa Komisyonu Ocak 2021’de Valve ve beş video oyunu yayıncısına, haksız coğrafi engelleme uygulamaları ile AB rekabet kurallarını ihlal ettikleri için toplam 7,8 milyon avro para cezası vermişti. Valve Avrupa Komisyonu ile işbirliği yapmamış ve 1,6 milyon avrodan fazla para cezasına çarptırılmıştı. Coğrafi engelleme uygulamaları Komisyon için yeni bir alan olduğundan bu cezalar sektör genelinde önemli bir ölçüt oluşturuyor. Bu doğrultuda Vestager’in açıklamaları önem taşıyor:
“Valve ve beş video oyunu yayıncısının ‘coğrafi engelleme’ uygulamalarına karşı bugünün yaptırımları, AB rekabet yasası uyarınca şirketlerin sınır-ötesi satışları sözleşmeyle kısıtlamasının yasak olduğunu hatırlatıyor. Bu tür uygulamalar, Avrupalı tüketicileri AB Dijital Tek Pazarının avantajlarından ve AB’deki en uygun teklif için alışveriş yapma fırsatından mahrum bırakmaktadır.”
Valve’ın Komisyon kararına karşı itirazından evvel gelin Valve, Steam ve video oyunları yayıncıları arasındaki ilişkiye göz atalım.
Steam dünyanın en büyük çevrimiçi bilgisayar video oyun platformlarından biri olarak kullanıcılarına 35.000’den fazla oyun sunuyor. Kimlik doğrulaması ile kullanıcılar bilgisayar oyunlarını hem doğrudan indirebiliyor hem de Steam aracılığı ile çevrimiçi olarak oynayabiliyorlar. Kullanıcılar aynı zamanda mağazalardan (brick-and-mortal shops) aldıkları veya üçüncü taraf web sitelerinden indirdikleri video oyunlarını Steam’de etkinleştirebiliyor.
Valve hem Steam’deki hem de Steam dışında satın alınan oyunları etkinleştirmek için video oyunu yayıncılarına teknik araçlar sağlıyor. Bu teknik araçların başında “Steam etkinleştirme anahtarları (Steam activation keys)” yer alıyor. Video oyun yayıncıları kullanıcı kimlik doğrulaması için bu etkinleştirme anahtarlarını oyunlara dâhil ediyor. Etkinleştirme anahtarlı oyunlar daha sonra Avrupa pazarı genelinde üçüncü taraf dağıtıcılar aracılığıyla satılıyor. Bununla beraber Valve ayrıca yayıncılara, etkinleştirme anahtarına eklenmek üzere bölge kontrol işlevi sunuyor. Bu şekilde kullanıcılar bilgisayar oyunları bağlamında “coğrafi engelleme” ile kısıtlanabiliyorlar.
Video oyunu yayıncıları, Valve’a Avrupa pazarı dâhil olmak üzere dünya çapında belirli bilgisayar oyunlarından faydalanması için münhasır olmayan bir lisans veriyor. Buna karşılık yayıncılar, bu oyunların Steam dışında da dağıtımına yönelik aktivasyon anahtarları için Valve’den lisans alıyor. Yayıncılar, oyunların ilgili Üye Devletlerde satışı ve dağıtımı için bu anahtarları distribütörlerine veriyor. Bu şekilde belirli bir Üye Devletin dışında bulunan kullanıcıların Steam aktivasyon anahtarlarıyla, ilgili oyunları etkinleştirmeleri engellenmiş oluyor.
Valve’ın İtirazı
Yukarıda belirttiğimiz üzere Valve Avrupa Komisyonu ile işbirliği yapmayı reddediyor ve Komisyonun Ocak 2021’deki ihlal kararına itiraz ediyor. 31 Mart 2021’de yapılan itirazın içeriği 14 Haziran 2021’de Avrupa Birliği Adalet Divanı (Court of Justice of the European Union, “ABAD”) tarafından yayınlandı[1]. Valve bu itirazı ile ABAD’dan Komisyonun ihlal kararını iptal etmesini istiyor ve itirazında iki ana argümana yer veriyor.
- İlk savunma, Komisyon’un uyumlu eylem içtihadını Valve’ın söz konusu davranışlarını da kapsayacak şekilde haksız olarak genişletiyor olmasına yönelik.
- İkinci savunma ise öncelikle, Valve ile beş video oyunu yayıncısının her biri arasındaki iddia edilen anlaşmalar/uyumlu eylemlerin, TFEU m. 101 (1) anlamında rekabeti kısıtlayıcı amaç taşıyan (restriction by object) ihlal olarak nitelendirilmesine karşı çıkıyor.
- Bunun yanı sıra Valve, Komisyonun söz konusu davranışın yeniliğini takdir etmediğini ve hem hukuki hem iktisadi bağlamı doğru değerlendiremediğini iddia ediyor. Bu doğrultuda Komisyon’un özellikle Telif Hakkı Direktifi’nin önemini, Valve’ın iki taraflı bir platform olarak rolünü ve söz konusu hizmet ve ürünlerin (dijital video oyunları) doğasını yanlış değerlendirdiğini söylüyor.
İlerleyen zamanlarda ABAD’ın itirazlara yönelik değerlendirmeleri ve konuya ilişkin gelişmeleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.
[1] Case T-172/21: Action brought on 31 March 2021 — Valve v Commission, https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=CELEX%3A62021TN0172&qid=1624187136134, Erişim tarihi: 20.06.2021.