& Selçukhan Ünekbaş
Geçtiğimiz yıla dönüp baktığımızda hayatımız ne kadar durağan bir hal aldıysa start-up dünyasının bir o kadar hareketlendiğini söyleyebiliriz. Zira pandemi ile birlikte dijitalleşmenin yansımaları günlük hayatımızın her alanında hissedilirken ekranın arka tarafındaki dünyanın da dinamikliğinin gün geçtikçe arttığı çıkarımını yapmak zor olmayacaktır. Evlerimizin dış kapısının kapanmasıyla birlikte aslında dijital dünyanın kapısı hiç olmadığı kadar açıldı da diyebiliriz. Öyle ki mahalle arasındaki küçük dükkânlar, bakkallar belki de terziler bir anda telefonumuzda belirirken; uzun süren kesintisiz online toplantılar, paylaşımlı sunumlar, tartışma grupları bir anda hayatımızın olağan akışına dahil oldu. Bahsettiğimiz bu değişim ile birlikte de sürekli yeni bir start-up ismini duyar olduk. Peki, uygulamaları kullansak fikirleri takdir etsek de gerçekten odak noktamızda bu girişimler mi oldu?
Biz bu sorunun cevabını, mevzuat çalışmaları ve yeni açılan soruşturmaları ile sürekli mercek altına aldığımız Avrupa’da arayacağız. Bu süreçte takip ettiğimiz yayınlar, izlediğimiz seminerlerin odak noktasında hep büyük teknoloji firmaları yer alıyordu. Avrupa’daki yasa koyucuların temel güdüsü ise bu şirketlerin gücünü sınırlandırmak ve pazardaki dengeyi yeniden kurmak yönündeydi. Bununla birlikte, teknoloji devlerinin Amerika ve Çin merkezli şirketler olması da bir anlamda söz konusu tutumun arkasında acaba Avrupalı bir teknoloji firmasına yer açma gayesi mi var sorusunu akıllara getiriyordu. Avrupa rekabet otoriteleri ve Komisyon’un bakış açısının son zamanlarda tek yönlü olmasının, inovasyonun desteklenmesinde stratejik bir eksiklik olarak ortaya çıktığı eleştiriliyordu. Bu eleştirilerin temelinde ise bahsettiğimiz üzere, Brüksel’in ajandasında ivmelenen start-uplardan çok büyük teknoloji firmalarının yer alması yatıyordu.
Aslına bakarsanız, bu firmalar ve yarattıkları gölgeden kafanızı kaldırdığınızda geçtiğimiz yılın Avrupa’daki girişimler için oldukça verimli bir yıl olduğunu fark etmek işten bile değil. Bunun en yakın örneğini geçtiğimiz günlerde Estonyalı bir araç çağırma uygulaması olan Bolt’un market servisi için aldığı 600 milyon avroluk rekor yatırım yerine Avrupa’nın gündeminde Komisyon’un Facebook’un Kustomer’i satın almasına yönelik olarak açtığı soruşturma olması ile açıklayabiliriz. Bunun bir başka yansıması ise Margrethe Vestager ve AB iç pazarından sorumlu Komisyon üyesi Thierry Breton’ın, Intel’in CEO’su Pat Gelsinger gibi üst düzey teknoloji şirketleriyle toplantı yaparak sık sık etkileşim içinde olmalarına karşın bu yıl değeri 1 milyar dolardan fazla olan girişimleri ise neredeyse görmezden gelmeleri olarak ortaya çıkıyor.
Görüldüğü üzere, kıtanın yeni girişimleri benzersiz bir hızla maddi güç kazanarak finansal hizmetler ve yeşil teknoloji olarak adlandırılan alanlarda rekabetçi baskı yaratacak oyuncular olarak ortaya çıkıyor. Buna rağmen Brüksel’in ABD’nin büyük teknoloji firmalarını ehlîleştirmeye odaklanması, bu start-upların gereken desteği görmemesiyle sonuçlanıyor. Bu noktada Avrupa’nın eleştirildiği temel nokta ise Avrupa’nın kendi endüstrisi için yapabileceklerinin çok gerisinde kalması oluyor.
Avrupa’nın girişimler için uygun bir ekosistem olduğu ise pek çok iş insanı tarafından sıklıkla dile getiriliyor. İngiltere dağıtım devi olan Deliveroo’nun ilk destekçilerinden biri olan Hummingbird Ventures’ın ortağı Fırat İleri, Avrupa’nın ABD’li yatırımcılar için ilgi çekici bir hale geldiğini ifade ediyor. Ayrıca, 2018 yılında halka arz edilen ve İsveçli bir şirket olan Spotify’ı örnek veren İleri, yatırımcıların Avrupa pazarını ABD pazarına göre daha az ısınmış, rekabet açısından daha elverişli bulurken Avrupa pazarının Çin, Rusya ve Brezilya’ya göre daha “kolay” olduğunu düşündüklerini belirtiyor. Ancak bahsi geçen bu duruma gelinmesinde Avrupalı yasa koyucuların katkısının oldukça az olduğu da pek çok yönetici tarafından vurgulanıyor.
Bu konuya yakın zamanda dikkat çeken inovasyondan sorumlu Komisyon üyesi Mariya Gabriel de Avrupa’nın Silikon Vadisi ile uğraşmayı bırakması gerektiğini belirtirken Avrupalı bir Google ya da Facebook düşüncesinin ’de gerçeklikten uzak ve zaman kaybı olduğunu dile getiriyor. ABD ve Çin’in yakalanmasında ise temel çözümün Avrupa’yı uyumlu hale getirmek olduğu düşünülüyor. Söz konusu uyum eksikliğinin bir takım sistematik sorunları yarattığı, AB girişim şirketlerinin AB üye devlet vatandaşı olmayan kişileri işe almak veya çalışanları hisse senedi seçenekleriyle ödüllendirmek gibi değişen kuralları öğrenmek ve bunlara uyum sağlamak için oldukça fazla enerji sarf etmesi gerektiği dikkat çekiyor. Fintech devi Stripe’ten Patrick Collison, girişimlerin temel sorunlarına ışık tutarak “daha düzenli bir ortak pazar, daha az pratik ve etkisiz düzenlemeler, hisse senedi seçeneklerine daha iyi yasal muamele ve nitelikli bireyler için vizelere daha kolay erişim”’in Avrupa ekosisteminde farklılık yaratacağını söylüyor. Okyanusun öte tarafında baktığımızda ise federal yasalarla düzenlenmiş kuvvetli bir pazar, güçlü bir girişim yatırımcılığı ortamı ve STEM (science, technology, engineering, and mathematics – fen, teknoloji, mühendislik ve matematik) mezunlarına kolay vize ve göç imkânları yaratıldığını gözlemliyoruz.[1]
Bu kapsamda Marial Gabriel Yeşil Alan olarak adlandırılan sektörde ilerlemenin AB penceresinden daha rasyonel bir tercih olacağını ve AB’nin bu yönde çalışma yaparak hali hazırda Silikon Vadisi tarafından domine edilen pazarlarda değil de yeni pazarlarda etkinliğini arttırabileceğine değiniyor. Gerçekten de Avrupa Parlamentosu’ndan[2] ECN’e[3], BEREC’ten[4] EDPS’ye[5], neredeyse tüm AB organlarını (ve üye devletleri) aylardır meşgul eden ve oldukça tartışmalı hükümler ihtiva eden Dijital Piyasalar Yasası (“DMA”) yerine AB’nin sosyal güvenlik, istihdam mevzuatı ve vergilendirme gibi alanlarda iyileştirmeler yaparak inovasyon ekosistemini daha çekici kılması gerektiğini düşünüyoruz. Her ne kadar bu politika alanlarında AB’nin münhasır yetkisi bulunmasa da, yüksek koordinasyon ve yönlendirme gücünü haiz kurumları ve pandemi örneğinde de gördüğümüz gibi[6], gittikçe artan yetki alanlarının[7] da yardımıyla AB, üye ülkeleri bu yönde yönlendirerek yerli start-uplarının gelişmesini sağlamaya odaklanmalı.[8] Zira hâlihazırda çalışmaları devam eden DMA gibi taslaklar, bahsettiğimiz üzere kamu kaynaklarının tam potansiyelinde kullanılmasını engelleyebileceği gibi ABD’de Avrupa’nın “korumacı” hareket ettiğine dair yükselen söylemleri de körükleyebiliyor.[9]
[1] USCIS, ‘Optional Practical Training Extension for STEM Students (STEM OPT)’ <https://www.uscis.gov/working-in-the-united-states/students-and-exchange-visitors/optional-practical-training-extension-for-stem-students-stem-opt>.
[2] ‘European Parliament’s “Schwab Report” proposes significant changes to DMA’ (8 Haziran 2021) https://www.cms-lawnow.com/ealerts/2021/06/european-parliaments-schwab-report-proposes-significant-changes-to-dma.
[3] European Competition Network, ‘How national competition agencies can strengthen the DMA’ (Joint Paper of the Heads of the National Competition Authorities of the EU, 22 Haziran 2021) https://ec.europa.eu/competition/ecn/DMA_joint_EU_NCAs_paper_21.06.2021.pdf.
[4] BEREC, ‘Opinion on the European Commission’s Proposal for a Digital Markets Act’ (11 Mart 2021) https://berec.europa.eu/eng/document_register/subject_matter/berec/opinions/9879-berec-opinion-on-the-european-commissions-proposal-for-a-digital-markets-act.
[5] EDPS, ‘Opinions on the Digital Services Act and the Digital Markets Act’ (10 Şubat 2021) https://edps.europa.eu/press-publications/press-news/press-releases/2021/edps-opinions-digital-services-act-and-digital_en.
[6] Agnes Sipiczki & Karel Lannoo, ‘The EU Health Union in search of a definition and an open discussion’ (CEPS, 12 Mayıs 2021) https://www.ceps.eu/the-eu-health-union-in-search-of-a-definition-and-an-open-discussion/.
[7] Paivi Leino-Sandberg & Vesa Vihriala, ‘The emerging fiscal union needs a solid foundation’ (VoxEU – CEPR, 31 Mayıs 2021) https://voxeu.org/article/emerging-fiscal-union-needs-solid-foundation.
[8] Pieter Haeck, ‘Europe needs to stop fixating on Silicon Valley, says EU commissioner’ (POLITICO, 18 Haziran 2021) https://www.politico.eu/article/eu-silicon-valley-mariya-gabriel-european-commission/.
[9] Javier Espinoza & James Politi, ‘US warns EU against anti-American tech policy’ (ArsTechnica, 15 Haziran 2021) https://arstechnica.com/tech-policy/2021/06/us-warns-eu-against-anti-american-tech-policy/.