Avrupa Birliği (AB) kendi içinde devlet yardımlarının sıkı tedbirler ile denetlendiği uluslar üstü bir birlik. Zaman zaman bu konuda hararetli tartışmalar yaşansa da AB pazarındaki rekabetin gelişiminde bu kuralların büyük rol oynadığı aşikâr. Fakat şimdi, yabancı devlet yardımlarının da denetlendiği bir düzene geçiliyor. Bu durum, başta Çinli şirketler olmak üzere devlet yardımı alan diğer ülke şirketlerinin AB pazarlarındaki faaliyetlerini zorlaştıracağa benziyor.
Komisyon’un yabancı devlet yardımlarına dair raporu
Avrupa Komisyonu (Komisyon) geçtiğimiz yazın başında yabancı devlet yardımlarının AB pazarları üzerindeki olası etkilerini araştıran bir rapor yayınladı. Rapor, AB dışı devletlerin şirketlerine sağladığı desteklerin zamanla daha büyük etkiler yarattığının görülmesini ve bu etkilerin ortaya koyulmasını amaçlıyor. Bu çerçevede, yabancı devlet yardımlarının hem iç pazarı bozucu etkilerine karşı uygulanacak önlemler hem de AB fonlarına erişim konusundaki boşluklar hakkında öneriler sunuluyor.
Raporda AB devlet yardımlarının denetlenmesinin iç pazarda oluşabilecek rekabet karşıtı aksaklıkları nasıl engellediği anlatılırken, uluslararası düzeyde böyle bir mekanizmanın olmamasının eksikliğine dikkat çekiliyor. Bu çerçevede, önerilen araçların bu eksikliği gidermeyi amaçladığı vurgulanırken, AB dışındaki ülkelere ayrım gözetmeksizin uygulanması öneriliyor.
Denetlenmesi düşünülen devlet yardımları
Raporda denetlenmesi önerilen yabancı devlet yardımları, AB dışındaki hükümetlerin veya kamu kurumlarının AB içindeki bir şirkete sunduğu her türlü finansal yardımı kapsıyor. Örneğin, faizsiz krediler, limitsiz garantiler, sermaye katkıları, ayrıcalıklı vergi teşvikleri ve bağışlar bu kapsamda kabul ediliyor. Bunlara şirket devralmalarını kolaylaştıracak doğrudan ya da dolaylı finansal devlet desteklerini de ekleyebiliriz.
Halihazırda yukarda sayılan birçok yabancı devlet desteğinin ithalat yoluyla oluşturabileceği etkiden AB, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) anlaşmaları çerçevesindeki araçlar ile korunuyor. Ancak, sadece mal ihraç etmeyip, doğrudan AB pazarında faaliyet gösteren şirketlere yönelik kullanılabilecek etkin bir mekanizma henüz mevcut değil.
Raporda önerilen denetleme mekanizmaları
Raporda, yabancı devlet yardımlarının olumsuz etkilerinin önlemesini amaçlayan kapsamlı bir yaklaşım öneriliyor. Üç temel yapı taşından oluşan bu yaklaşımı aşağıdaki şekilde özetlemek mümkün:
Modül 1 – Yabancı devlet yardımlarının olumsuz etkilerinin tespit edilmesi için genel araçlar
Bu bölümde AB pazarının genelinde yabancı devlet yardımlarının yaratabileceği olası durumların tespitini yapabilecek bir kurumun gerekliliğine işaret edilirken, bu denetimin ulusal bir otorite tarafından yapılabileceği gibi bu görevi gerektiğinde Komisyon’un da yürütebileceği ifade ediliyor. Olumsuz etki doğurabilecek yabancı devlet yardımlarının tespiti durumunda ise telafi edici ödemelerin yanında, yapısal ve davranışsal tedbirlerin de alınabileceği ifade ediliyor.
Modül 2 – AB şirketlerinin devralınmasını kolaylaştıran yabancı devlet yardımları
İlk modülün tamamlayıcısı niteliğinde tasarlanan ikinci modül şirketlerin yabancı devlet yardımları yoluyla devralınmasına ilişkin önlemleri içeriyor. Burada amacın devlet yardımlarının piyasada adil olmayan bir durum yaratmasının önüne geçilmesi olduğu anlaşılıyor. AB dışındaki devletlerden yardım alan şirketlerin, satın alma girişimleri öncesinde denetleyici otoriteyi bilgilendirmesi ve gerekli incelemeler bitmeden işlemin tamamlanmaması öngörülüyor. Bu aşamada olumsuz etkileri ortadan kaldırabilecek taahhütler verilmesinin mümkün olduğu da ifade ediliyor.
Modül 3 – AB kamu ihale süreçlerinde yabancı devlet yardımları
Yabancı devlet yardımlarının olumsuz ekonomik etkiler doğurabileceği bir diğer alan da kamu ihaleleri. Raporda, kamu ihale süreçlerinde hakkaniyeti sağlamak amacıyla yabancı devlet yardımlarının denetlenmesi gerektiği vurgulanırken, AB dışı ülkelerden devlet yardımı alanların ilgili kamu kurumunu bilgilendirmesi gerekiyor. İhaleyi düzenleyen kamu kurumunun ve denetleyici otoritenin nihai değerlendirmesi sonucu şirketin ihaleye dahil olup olamayacağına karar veriliyor.
Son olarak, raporda AB finansal fonlarına başvurulara ilişkin olarak da bazı düzenlemeler getirilmesi öneriliyor. Özellikle bu fonlara başvuru sürecinde adaletin sağlanması için kamu ihale süreçlerindekine benzer bir yol öneriliyor.
Bundan sonraki süreç ve Türkiye için muhtemel etkileri
Geçtiğimiz Eylül ayı sonunda kamuoyu görüşü alınması tamamlanan rapordaki önerilerin gelen geri bildirimler çerçevesinde gözden geçirilmesi, 2021 yılı başında ise Komisyon’un gerekli yasa teklifini sunması bekleniyor.
Sürecin sonunda yasal bir düzenleme yapılması halinde, bu konunun Türkiye için iki konuyu gündeme getireceğini söyleyebiliriz: (1) AB’ye üyelik süreci biraz yavaş ilerlese de halen yasama ve ikincil düzenleme faaliyetleri açısından AB mevzuatının esas alındığını gözlemliyoruz. Acaba Türkiye bu olası düzenlemeyi devlet yardımlarında olduğu gibi göz ardı mı edecek, yoksa kendi pazarlarını korumak adına mevzuatına adapte mi edecek? (2) AB’de düzenlemenin yasallaşması halinde AB piyasalarında faaliyet gösteren Türk şirketleri, devlet yardımlarının AB ölçüsünde denetlenmediği Türkiye’de elde ettikleri avantajlar nedeniyle sıkıntı yaşayacaklar mı?