Türkiye’de Bankacılık Sektörü, esasen 2005 yılında yürürlüğe giren ve günümüze kadar pek çok kez değişikliğe uğrayan Bankacılık Kanunu ile düzenlenmekte. Bankacılık Kanunu kapsamındaki kuruluşların “faaliyetlerini güvenli ve sağlam şekilde gerçekleştirmesini, kredi sisteminin etkin şekilde çalışmasını, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunmasını sağlamak” şeklinde bir misyonu olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (“BDDK”) ise yine bu kanun uyarınca faaliyet gösteriyor[1].
Türkiye’de bankaların faaliyetlerine ilişkin ana çerçeveyi belirleyen Bankacılık Kanunu, günün ihtiyaçlarına uyum gösterebilmek amacıyla devamlı olarak değişikliğe uğruyor. İnternet bankacılığı, mobil bankacılık gibi fiziksel bankalara olan ihtiyacı azaltan gelişmelerden artık neredeyse hepimiz haberdarız. Bu hizmetleri günlük hayatımızda sıklıkla kullanıyoruz. Dijital teknolojilerin, hayatın her alanında olduğu gibi, bankacılık sektöründe de yaygın olarak kullanılmasını sonucunda dijital bankalar, elektronik bankacılık, elektronik para gibi terimler de hayatımıza girmeye başladı.
Son yıllarda hayatımıza giren çevirim içi bankalar için “Neobank” terimi kullanılıyor. Temel amaç, fiziksel şubelere yapılan yatırımı ortadan kaldırarak daha düşük maliyetli bir operasyon kurmak. Buradan sağlanan kazancı da müşterilere sunarak rekabetçi bir ortam yaratmak. Örneklerini bir süredir gördüğümüz hatta müşterisi olduğumuz dijital bankalarla ilgili olarak geçtiğimiz hafta Resmi Gazete’de Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik (“Yönetmelik”)[2] yayınlandı.
Yönetmelikte dijital bankalardan, bankacılık hizmetlerini fiziksel şubeler yerine elektronik hizmetler dağıtım kanalları aracılığıyla sunan kredi kuruluşları olarak bahsediliyor ve bu sınıfa giren bankaların faaliyetlerine yer veriliyor.
Dikkatimizi çeken ilk husus, dijital bankaların müşterilerine getirilen kısıtlama. Yönetmelikte, müşteriler arasında yalnızca finansal tüketicilerin ve KOBİ’lerin yer alabileceği paylaşılmış. Ayrıca dijital bankaların müşterilerine sağlayacağı kredilerle ilgili olarak da bir kısıtlama bulunuyor. Dijital bankaların verebileceği kredi tutarı, müşterilerinin tespit edilebiliyorsa aylık ortalama gelirlerinin dört katını, tespit edilemiyorsa on bin TL’yi aşamayacak. Dolayısıyla, geleneksel bankalarla direk rekabet içerisinde olmayacaklarını söylememiz mümkün.
Bunlar dışında, fiziksel yapılanmalarıyla da ilgili çeşitli kısıtlamalar bulunuyor. Yönetmelikte dijital bankaların müşterilerine sunacakları mali hizmetlere yönelik teşkilatlanmaya gidemeyecekleri ve şube açamayacakları yer alıyor. Bu kısıtlamaya fiziksel ortamda sunulacak kasa kiralama vb. hizmetler de dahil edilmiş.
Diğer taraftan, fiziksel kısıtlamalara müşteri şikayetlerinin ele alınması gibi birtakım konularda istisnalar bulunuyor fakat bunların hiçbiri bankacılık hizmetlerinin müşteriye direk fiziksel kanallardan sağlanmasına imkân tanımıyor. Hatta müşteri şikayetlerinin ele alınması için en az bir fiziksel büro kurulması zorunlu hale getirilmiş. Ayrıca dijital bankalar kendi ATM ağları ile veya diğer bankaların ATM ağları üzerinden hizmet verebilecekler.
Peki, herkes kendi bankasını kurabilecek mi?
Yönetmelikte doğal olarak dijital banka kurmak için sağlanması gereken şartlara da yer verilmiş. Geleneksel bankalar için öngörülen 2 milyar 500 milyon TL olan asgari ödenmiş sermaye tutarı zorunluluğu, dijital bankalarda 1 milyar TL olarak belirlenmiş. Sermaye tutarının 2 milyar 500 milyon TL’ye çıkarılması durumunda Yönetmelikte yer alan kısıtlamaların BDDK kararıyla ortadan kalkacağı belirtilmiş. Dijital banka kurmak için yeterli paranız olmasının yanı sıra detaylı bir faaliyet programı ve iş planı hazırlamanız da gerekiyor.
Tüm bunları sağladıktan sonra dahi hizmet sunabilmeniz için tabi ki müşterileri edinmeniz gerekiyor. Yönetmelikte bu konuya da yer verilmiş. Dijital banka kurulabilmesi için hedef kitleye sunulacak hizmete dair rekabet analizi ve sürdürülebilir iş yapısını da içeren 5 yıllık fiyatlama planı oluşturulması bekleniyor. Operasyon tarafında ise yapılması gereken işler arasında bilgi sistemleri strateji planı oluşturulması, süreç dokümanları hazırlanması ve banka yöneticilerinin sahip olması gereken çeşitli özellikler de yer alıyor.
Yönetmelikte Servis Modeli Bankacılığı konusu da düzenleniyor
Yönetmeliğin dördüncü bölümünde ise servis modeli bankacılığına yer verilmiş. Bunda 2018 yılında İngiltere ve AB’de yürürlüğe giren Ödeme Hizmetleri Direktifi – 2’nin (Payment System Directive – 2 “PSD2”[3]) de etkisi olduğunu düşünüyoruz. Direktifin temelinde ödeme hizmetleri sektöründe hizmet veren/vermek isteyen üçüncü parti firmaların inovatif uygulamalar geliştirmesinin önünü açmak ve sektörde yer alan elektronik ödeme uygulamalarına standart getirmek bulunuyor. Nihai amaç ise vatandaşların aldığı hizmetin iyileştirilmesi. Servis modeli bankacılığı bu açıdan büyük önem taşıyor.
Yönetmeliğe göre arayüz sağlayıcılara açık bankacılık servisleri aracılığıyla, müşterilerine bankacılık hizmetleri sunulmasına imkân tanıyan bankalar servis bankası sınıfına giriyor ve bankalar arayüz sağlayıcı olamıyor. Servis bankaları arayüz sağlayıcılara, yalnızca kendi faaliyet izinleri çerçevesinde servis modeli bankacılığı hizmeti verebiliyor. Arayüz sağlayıcılar ise müşteriler ve bankalar arasında köprü vazifesi görecek şekilde düzenlenmiş. Yönetmelikte arayüz sağlayıcılar için servis bankasına hizmet sunan bir destek kuruluşu tanımlaması yapılmış ve bu da arayüz sağlayıcıların direk kendi müşterilerine hizmet vermekten ziyade bankanın müşterilerine hizmet vereceğine işaret ediyor. Diğer taraftan müşterilere sunulacak hizmet kapsamındaki kimlik doğrulama ve işlem güvenliği yükümlülükleri konusunda arayüz sağlayıcılar ve servis bankaları müteselsil sorumlu olarak atanmış[4].
Türkiye’deki bankaların ödeme çözümlerinde teknolojik olarak çağı yakaladığını ve hatta bazı hizmetlerde dünyada öncü olduğunu söylemek mümkün. Buna örnek olarak, ödemelerin gönderici ve alıcı bankalar arasında gönderim öncesi doğrulanmasını sağlayan “ön doğrulama” (pre-validation) çözümünü dünyada hayata geçiren ilk bankanın Türkiye’deki yer aldığını gösterebiliriz. Yönetmeliğin de bu sürece katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Gelişmeleri takip ederek sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.
[1] https://www.bddk.org.tr/KurumHakkinda/Detay/20
[2] https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/12/20211229-6.htm
[3] Payment System Directive 2 – https://ec.europa.eu/info/law/payment-services-psd-2-directive-eu-2015-2366_en
[4] Konuya ait detaylı bilgi yönetmeliğin 13.maddesinin 5.bendinde yer almakta.