Hatırlayacağınız üzere, 2020 yılının Eylül ayındaki bir yazımızda yine bu platformdan yeni bir makale serisi yayımlamaya başladığımızı duyurmuştuk. Aradan geçen sürede çok sayıda içerik hazırladık ve bunları sizlerle paylaştık. Bugün ise Balcıoğlu Selçuk Ardıyok Keki Avukatlık Ortaklığı Rekabet ve Regülasyon (CORE) ekibi olarak seçilmiş makalelerimizi derlediğimiz ilk kitabımız raflarda yerini aldı. Editörlüğünü Ortak Avukat Şahin Ardıyok ve Doç. Dr. Emin Köksal’ın üstlendiği kitap, ekibimizin farklı alanlardaki bilgi birikimi ve tecrübelerinden oluşuyor. Kitabımız, rekabet hukuku, regülasyon ve ithalatta haksız rekabet konularına yönelik teorik ve pratik bilgileri harmanlayan bir serinin ilk kitabı niteliğinde. Farklı perspektiflerden son yıllardaki hukuki meselelere dair tartışma ve çözüm önerilerini bir araya getiren bir kaynak olmasını hedeflediğimiz bu serinin okuyuculara faydalı olmasını diliyoruz.
Rekabet hukuku ve regülasyonu Balcıoğlu Selçuk Ardıyok Keki Avukatlık Ortaklığı CORE ekibi olarak seviyoruz, önümüze gelen işlerin gerektirdiği zihinsel yoğunluk, kaynak tüketme ihtiyacı, ekip olarak fikir yürütmenin getirdiği etkinlik bizleri mutlu ediyor. İşte BASEAK CORE Makaleleri bu yönde edindiğimiz bilgi birikiminin daha geniş kitlelerle paylaşılmasının bir aracı. Bu kitapta göreceğiniz makalelerin, çok büyük bir kısmı hadi oturalım şu konuda araştırma yapalım ve makale yazalımdan daha çok, günlük mesleki rutinimizde önümüze gelen ve çok daha geniş kitleleri ilgilendiren konuları akademik kurallar çerçevesinde yazıya dökme gayretinin bir ürünü. Bu kitapla beraber bu ürünleri daha sistematik bir şekilde kalıcı hale getirmeyi amaçlıyoruz. Umarım, bu eserimiz son 20 yılda gelişen ve büyüyen rekabet hukuku ve regülasyon alanındaki bilgi birikimine naçizane bir katkıda bulunur. (ARKA KAPAKTAN)
Kitabımızın içeriğine ve kapsamına dair bilgilenmek isterseniz her bir bölüme dair kısa bir özeti şu şekilde sunabiliriz.
İlk bölümde Şahin Ardıyok ve Reşit Gürpınar, işlenemez suçun rekabet hukukundaki yeri ve uygulamasını ele alıyor. Türk hukukunda failin kendi iradesi altında işlemek istediği, ancak belirli sebeplerle işleyemediği ve bu nedenle ihlal oluşturmayan suç olarak tanımlanan bu kavramı, 5326 sayılı Kabahat Kanunu ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde inceliyor. Çalışmada, işlenemez suç kavramının nasıl düzenlendiğini ve unsurlarını ele aldıktan sonra, işlenemez suçun rekabet hukuku ihlalleri bakımından uygulama alanı bulduğu halleri mercek altına alıyorlar.
İkinci bölümde, Şahin Ardıyok, Burak Aytekin, Barış Yüksel ve Hakan Demirkan, dünyada ve Türkiye’de rekabet hukukunda dijital delillerin kullanılması konusunu derinlemesine inceliyorlar. Çalışma, rekabet otoritelerinin teşebbüslerin iş yerlerinde gerçekleştirdiği yerinde incelmelerde elde ettiği fiziksel delillerden farklı özelliklere sahip dijital delillerin kullanımının hukuki bir zemine oturtulmasına odaklanıyor. Yazarlar, dijital delillerin geleneksel delillerle olan farklılıklarını ortaya koyduktan sonra uluslararası uygulamadan örnekleri ele alıyorlar. Türk rekabet hukukunda dijital delil konusunda ilgili mevzuat çerçevesinde yaptıkları değerlendirmenin ardından, bu delillerin kullanılmasında dikkat edilmesi gereken konulara dair görüşlerini sunuyorlar.
Üçüncü bölümde Sercan Sağmanlıgil, özel nitelikli kişisel veriler kavramını mercek altına alıyor. Kavramı Türkiye’de yürürlükte olan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü ile karşılaştırmalı bir şekilde inceleyerek, daha çok koruma ihtiyacı duyulan özel nitelikli verilerin işlenmesi çerçevesinde uygulamada yaşanan sıkıntılara dikkat çekiyor ve olası çözümleri tartışıyor.
Dördüncü bölümde Reşit Gürpınar, rekabet hukukunda çevrimiçi sözlü savunma toplantılarının hukuki niteliğini ele alıyor. Covid-19 salgını sebebiyle Rekabet Kurumunun uzun süre ertelenen sözlü savunma toplantılarını çevrim içi gerçekleştirmeye başladığını hatırlatarak, sözlü savunma toplantılarının bu şekilde gerçekleştirilmesine dair birtakım hukuki sorunlara dikkat çekiyor. Rekabet Kurumu nezdinde gerçekleştirilen yüz yüze sözlü savunma toplantılarının yasal dayanağına ilişkin açıklamaların ardından çevrimiçi sözlü savunmaları, ceza muhakemesine hâkim olan doğrudanlık, adil yargılanma ve aleniyet ilkeleri bakımından ele alarak açıklıyor.
Beşinci bölümde Armanç Canbeyli ve Çiğdem Gizem Okkaoğlu, Covid-19 salgınının küresel ekonomiyi etkileyerek tedarik zincirlerinin bozulmasına ve dünya yaşanan diğer siyasi ve ekonomik gelişmeleri dikkat çekerek, uluslararası ticaret hukuku temelinde ticaret politikası savunma araçlarını ele alıyorlar. Çalışmada anti-damping, devlet teşvikleri ve anti-sübvansiyon ile telafi edici vergiler, korunma önlemleri gibi uluslararası ticaret uygulamalarına değinilirken, uluslararası nitelik taşımayan fakat ülkemizde uygulanan gözetim mekanizmasına ilişkin hukuki değerlendirmeler de yapılıyor.
Altıncı bölümde Şahin Ardıyok, sağlayıcının bir müşterisine bir başka müşteriye sunulandan daha avantajlı şartlar sunmayacağını temin eden en çok kayrılan müşteri (EKM) koşulunu, Rekabet Kurulu’nun Yemek Sepeti-I ve Booking.com kararları eşliğinde ele alıyor. Ayrıca, söz konusu kararlardaki değerlendirmelerden faydalanan Rekabet Kurulu’nun, Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuzu’nda yaptığı EKM koşulunu içeren revizyonu rekabet kuralları çerçevesinde dikey ilişkiler bakımından değerlendiriyor.
Yedinci bölümde Gediz Çınar ve Aslı Ak, ABD ve AB uygulamaları ışığında Türk rekabet hukukunda avukat-müvekkil gizliliğini ele alıyor. Özel hukukun her alanında görülen ve kabul edilen bir ilke olarak avukat-müvekkil gizliliğinin, rekabet hukukundaki farklı uygulama alanlarını ortaya koyuyorlar. Çalışmada 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da gizlilik ilkesine ilişkin hüküm bulunmamasına yönelik eleştiriler sunulmakla birlikte, T.C. Anayasası, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Avukatlık Kanunu ile özel olarak düzenlenen avukat-müvekkil gizliliğinin rekabet hukukunda da geçerli olduğu vurgulanıyor.
Sekizinci bölümde Reşit Gürpınar, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da 2020 yılında yapılan değişik sonrası, muafiyet başvurusunun Rekabet Kurulu’na yapılabilmesinin yanı sıra doğrudan yetkili adli yargı yerine yapılıp yapılamayacağı etrafında gelişen tartışmaya katkıda bulunuyor. Bu çerçevede öğretide süregelen tartışmalara değinerek, muafiyet başvurusunun Rekabet Kurulu’na başvurulmaksızın, doğrudan yetkili ve görevli adli yargı yerine yapılabilir mi sorusuna cevap arıyor.
Dokuzuncu bölümde ise Burak Aytekin ve Ramiz Arslan, kripto varlıkların hukuki konumunu Bitcoin üzerinden inceliyor. Halihazırda yürürlükte olan ve yürürlüğe konması tasarlanan hukuki düzenlemelerin kara para aklama ve terör finansmanının önlenmesi gibi önleyici nitelikli düzenlemeler niteliğinde olduğuna vurgu yapılırken, kripto varlıkların ekonomik hayata kazandırılmasına yönelik regülasyonlara da değiniliyor. Yazarlar, son dönemdeki gelişmelere rağmen her ne kadar Bitcoin ve kripto varlıklar dünyasında belirsizliğin bir süre daha devam edeceğini düşünse de belirsizliğin zamanla yerini düzenlenmiş yeni piyasalara bırakacağını öngörüyorlar.
Onuncu ve son bölümde ise Sertaç Serter, Rekabet Kurulu kararlarına karşı İYUK m. 11 kapsamında yöneltilen idari başvurulardan hareketle, Rekabet Kurulu kararları üzerindeki denetimin niteliği ve kapsamını sorguluyor. Ticaret Bakanlığı’nın Rekabet Kurumunun üst makamı olup olmadığı meselesinden hareketle, Rekabet Kurulu kararları üzerindeki kanuni denetleme yetkisinin kapsamını inceleyip, İYUK m 11 kapsamında yöneltilen idari başvurular bakımından dava açma süresinin durup durmayacağı konusunu ve anılan denetleme yetkisinin niteliğini tartışıyor.
Kitabı On İki Levha Yayıncılığın internet sitesi üzerinde inceleyip sipariş verebilirsiniz: https://www.onikilevha.com.tr/yayin/2634/balcioglu-selcuk-ardiyok-keki-avukatlik-ortakligi-core-makaleleri-i