İlker Fatih Kıl & Melih Üyer
21. yüzyılda, küresel nüfusun hızla artmasıyla birlikte gıda ihtiyacı önemli bir sorun haline gelmiştir. Dünya genelindeki nüfus artışı ve değişen beslenme alışkanlıkları, gıda üretim ve tüketim sistemlerinde büyük bir baskı oluşturmaktadır. Bu durum, sürdürülebilir ve güvenilir gıda sağlama konusunda yeni stratejiler ve çözümler geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Aynı zamanda, iklim değişikliği, su kıtlığı ve tarım arazilerinin azalması gibi çevresel faktörler de gıda güvenliği üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Bu nedenlerden ötürü, tarımda verimliliği artırmak, sürdürülebilir tarım uygulamalarını teşvik etmek ve gıda kaynaklarını daha etkili bir şekilde kullanmak 21. yüzyılda gıda ihtiyacını karşılamak ve gıda güvenliğini sağlamak adına kritik öneme sahiptir. Bu kapsamda günümüzde ürün veya hizmetlerde biyoteknoloji kullanan ve yine biyoteknoloji alanında Ar-Ge faaliyeti gerçekleştiren girişim teknoloji ve mühendisliğini bir araya getiren ileri modern biyoteknoloji girişimleri hızlı bir gelişme göstermektedir.
Bu girişimlerle birlikte global düzeyde biyoteknoloji alanında araştırma ve inovasyonlar desteklenmekte ve böylece gıda konusundaki sorunların önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Bu gelişmelerle biyogüvenlik çalışmalarının önü açılırken ortaya çıkan muhtemel riskler de “biyogüvenlik” önlemleri kapsamında ele alınmaktadır. Biz de geçtiğimiz yıl ortasında kaleme aldığımız biyogüvenlik hukuku ile ilgili yazımızda biyogüvenlik konusunda ülkemizdeki düzenlemeleri ele almıştık. Bu yazımızda ise, özellikle konuyla ilgili olarak ülkemizde yetkili olan Tarım ve Orman Bakanlığının da çalışmalarını sıkı bir şekilde takip ettiği Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi‘nin (EFSA) konuyla ilgili son dönemdeki faaliyetlerine odaklanarak Avrupa Birliğindeki gelişmelere ışık tutacağız.
EFSA’nın gündeminde neler var?
EFSA, Avrupa Birliği’nin (AB) gıda güvenliği ile ilgili bağımsız bir bilimsel danışma ve risk değerlendirme kurumudur. 2002 yılında kurulmuş olup merkezi Parma, İtalya’dadır. Kurum, AB üye ülkelerinden gelen bilim insanlarından oluşan uzman bir kadro tarafından destekleniyor. EFSA gıda ve yem güvenilirliğine ilişkin olarak bağımsız risk değerlendirmelerinin yürütülmesinden sorumludur.[1] EFSA’nın GDO’lara ilişkin risk değerlendirmelerinde “Genetiği Değiştirilmiş Bitkilerden Elde Edilen Gıda ve Yemde Risk Değerlendirme Rehberi” esas alınmaktadır[2].
EFSA’nın son döneminde gündeminde yer alan dikkat çekici çalışmalar aşağıdaki gibidir:
- AB’de 20 Ocak 2009’dan önce izin verilen gıda katkı maddeleri, Avrupa Gıda Güvenilirliği Otoritesi (EFSA) tarafından yeni bir risk değerlendirmesine tabi tutulmuştur. Bu kapsamda, 2017 yılında yayımlanan ve gıda katkı maddesi olarak nitrit ve nitratların güvenliğini yeniden değerlendiren bilimsel görüşünde EFSA, söz konusu katkı maddelerinin gereken alım miktarını aşabileceğini ve bunun da halk sağlığı açısından bir endişe kaynağı olabileceğini belirterek izin verilen miktarı azaltmıştır[3].
- 2021 yılında, EFSA, AB’nin GDO’ların izin verilmesi, izlenmesi ve etiketlenmesi için kurduğu sistemle uyumlu olacak şekilde GDO’ların risk değerlendirmesi için yönergelerini güncellemiştir. Yeni yönergeler, GDO’ların çevresel ve sağlık etkilerini, kümülatif ve kombine etkilerini, sosyo-ekonomik etkilerini ve etik değerlerini daha kapsamlı ve şeffaf bir şekilde değerlendirmeyi amaçlamaktadır.[4]
- Gıdalarda bulunan Bisfenol A’nın (BPA) halk sağlığı açısından risklerinin yeniden değerlendirilmesi kapsamında 19 Nisan 2023 tarihinde bir bilimsel görüş yayımlandı. BPA’ya beslenme yoluyla maruz kalma hususunun, her yaştan tüketici için bir sağlık sorunu olduğu belirtilen raporda özetle: (i) Gıda kaplarında kullanılan bazı plastik ve reçineleri üretmek için diğer kimyasallarla birlikte kullanılan bahse konu kimyasalın, kap içerisindeki yiyecek ve içeceklere çok küçük miktarlarda nüfuz edebildiği ve (ii) Hücresel bağışıklık mekanizmalarına yönelik risklerin tanımlandığı, bu nedenle, tolere edilebilir günlük BPA alımının, önemli ölçüde azaltılmasının önerilmiştir.[5]
Sonuç
Biyoteknolojinin baş döndürücü ilerlemesine paralel olarak biyogüvenlik konusunun da önemi her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde Tarım ve Orman Bakanlığının konuyla ilgili yaptığı düzenlemelerin yanı sıra AB’deki gelişmeleri bilhassa EFSA’nın çalışmalarının da takip edilmesi son derece önemlidir. Yukarıdaki açıklamalarımızdan da görüldüğü üzere EFSA’nın çok geniş bir alanda düzenleme yapma yetkisinin olduğu ve bunu da bilimsel temellere dayalı olarak yaptığı görülmektedir. Buradaki temel amaç ise canlı sağlığının korunmasıdır. Keza, ülkemizde ilgili sektörde faaliyet gösteren şirketlerin ürünlerini AB pazarına arz edebilmesi için hem ulusal mevzuatı hem de EFSA’nın düzenlemelerini takip etmesi önemlidir. Bu nedenle, BASEAK Avukatlık Ortaklığı olarak biyogüvenlik konusunda hem ülkemizce atılacak yeni adımları hem de Avrupa’daki gelişmeleri takip ederek siz değerli okuyucularımıza aktarmaya devam edeceğiz.
[1] EFSA. (2015). European Food Safety Authority. http://www.efsa.europa.eu: http://www.efsa.europa.eu/en/aboutefsa (Son Erişim Tarihi: 18.02.2024)
[2] Guidance for risk assessment of food and feed from genetically modified plants (wiley.com) (Son Erişim Tarihi: 19.02.2024)
[3] https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/mex_23_4799 (Son Erişim Tarihi: 18.02.2024)
[4] Administrative guidance for the preparation of renewal applications on genetically modified food and feed – 2021 – EFSA Supporting Publications – Wiley Online Library (Son Erişim Tarihi: 18.02.2024)
[5] https://www.efsa.europa.eu/en/efsajournal/pub/6857 (Son Erişim Tarihi: 18.02.2024)