İklim kriziyle mücadelede, enerji paradigmasının daha yeşil ve sürdürülebilir hale getirilmesi kritik öneme sahip. Bu kapsamda, Paris İklim Anlaşması ve Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefleri doğrultusunda, çevreci ulaşım ve yeşil enerji gibi konular ön plana çıkıyor. Nitekim, 2022 yılında yapılan İklim Şurası Sonuç Bildirgesi’nde de bu başlıklara yönelik kararlar alındığını görüyoruz[1].
Geçtiğimiz aylarda, bu çabaların da bir parçası olarak bir adım daha atıldı ve ulaşımda yeşil dönüşüm kapsamında, elektrikli araç şarj ünitelerinin yaygınlaşması amacıyla, İklim Değişikliği Bakanlığı[2] (“Bakanlık”) “Site ve Apartmanlarda Elektrikli Araç Şarj Ünitesi Kurulumu Genelgesi” (“Genelge”) yayımladı[3]. Bakanlık tarafından hazırlanan bu Genelge, etkin uygulama ve gereğinin yapılması amacıyla 81 ilin valiliklerine ve bilgi içinde enerji piyasalarının düzenleyicisi olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na da gönderildi.
Genelge ne getiriyor?
Genelge ve Bakanlık tarafından yapılan açıklamalara göre, site ve apartmanlarda elektrikli araç şarj ünitesi kurulumu koşulları kolaylaşıyor. Şarj üniteleri, inşa ve ruhsat gerektirmeyen istasyonlar olarak değerlendirildiğinden, kurulum işlemlerinin Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19. maddesinde yer alan ve kat maliklerinin beşte dördünün rızasının gerektiği “ortak alanlarda inşaat yapılması” kapsamında olmadığı belirtiliyor. Bu nedenle, ortak alanlarda şarj ünitesi kurmak için maliklerin beşte dördünün rızasına ihtiyaç duyulmadığı ifade ediliyor
Buna karşın, şarj ünitelerinin kurulumunun Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 42. Maddesi gereği kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtiliyor. Bu kapsamda da, ortak yerlerden elde edilecek faydanın çoğaltılmasına katkı sağlayacağı için kat maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğunun kararının yeterli olduğu değerlendiriliyor.
İlaveten, ortak alan kapsamında olmayan ve bağımsız bölümlerin eklentisi niteliğinde olan otoparklarda ise mevcut elektrik tesisatında değişiklik yapılmaksızın, bağlantı kurulmak suretiyle yapılacak şarj ünitelerinin kurulumu için diğer bağımsız bölümler ile ortak alanların etkilenmemesi durumunda, kat malikleri kurulu kararının da alınmasına gerek duyulmadığı belirtiliyor. Bir başka ifadeyle, tahsisli otoparklar için kat maliklerinin onayına gerek bulunmadığı belirtiliyor.
Bu noktada belirtmek isteriz ki, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 2 ve 6. maddesi uyarınca, tahsis edilen otopark alanlarının eklenti olarak sayılması ve bu Genelge kapsamına girmesi için, tapu kaydında beyanlar hanesine yazılması gerekiyor. Dolayısıyla, eğer park yeri veya garaj tapuda beyanlar hanesinde yer almıyorsa, sadece kat malikleri tarafından kura çekimi veya bir başka yolla kat malikine tahsis edilmişse bu durumda burası eklenti olmayacak yine ortak alan kapsamında değerlendirilecektir. Bu nedenle burada Genelge’de yer alan hükmün uygulanması, yani kat malikleri kararı alınmaksızın şarj ünitesi kurulması mümkün olmayacaktır.
Eklenti niteliğinde sayılamayacak bu park yerine, Kat Malikleri Kurulu kararı olmaksızın bir şarj ünitesi kurulması ise Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19/2 maddesi uyarınca anayapıya zarar verecek nitelikte onarım ve tesis yapılamayacağı (örn. ortak trafoya yük ve zarar vermesi gibi) hükmüne aykırı olacaktır. Bu kapsamda, bu hükme aykırı olarak bir sarj istasyonu kurulması durumunda da Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19/3 maddesi uyarınca diğer kat maliklerine karşı sorumlu olacaktır (örn. park yerine kurulan sarj istasyonu sebebiyle anayapının trafosuna verdiği zararın söz konusu olması halinde).
Ayrıca otoparklarda kurulacak üniteler için mutlaka ilgili elektrik kurumunun olumlu görüşünün alınması gerektiği ve ünitelerin yapımında elektrikle ilgili diğer tüm mevzuata uyulması ve Şarj Hizmeti Yönetmeliğine uygun olması gerektiği vurgulanıyor.
Son olarak ise kat malikleri haricinde site veya apartman dışına hizmet vermeye yönelik ticari işletme amaçlı istasyonların bu kapsamda olmadığı belirtiliyor.
Peki bu Genelge mahkemeleri bağlar mı?
Elektrikli araçların ve çevreci ulaşım alternatiflerinin gelişmesini destekleyen bir ekibiz. Dolayısıyla sektördeki tüm paydaşlar gibi bizler de Genelge’yi olumlu karşılıyoruz. Bununla birlikte, mesleki deformasyondan olsa gerek olumsuz ya da alternatif senaryoları düşünmekten de kendimizi alamıyoruz!
Genelge’nin öngördüğü şekilde ortak alanda kat maliklerinin oy çokluğuyla bir şarj ünitesi yapıldığını, buna karşın bazı kat maliklerinin buna karşı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamında dava açtığını ve beşte dört oy aranması gerektiğini ileri sürdüğünü varsayalım. Konuyu inceleyecek görevli mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemesi söz konusu Genelge ile bağlı olup orada yazılanlara göre mi karar verecektir? Kanaatimizce bu sorunun cevabı hayır. Sulh Hukuk Mahkemesi hakimi, Kat Mülkiyeti Kanunu’nu dikkate alacak ve Kanun’da açık bir hüküm olmadığı için sarj ünitesi kurulmasının ortak alanda inşaat faaliyeti olup olmadığına ilişkin yorum yapacaktır.
Benzer şekilde, Genelge’deki değerlendirmelere göre hareket edildiğinde, tahsisli otoparkın olmadığı ortak alanlarda yapılacak şarj ünitelerinin, elektrikli araç sahiplerine de facto bir tahsisli alan yaratması kat malikleri arasında birtakım problemlere neden olabilir. Bu durum da Sulh Hukuk Mahkemesi önüne geldiğinde, Mahkeme yine bir yorum faaliyetinde bulunacaktır.
Bu yorum faaliyeti sırasında, Genelge ancak Bakanlık tarafından yapılan bir tavsiye olarak değerlendirilebilir. Hatta kanaatimizce Mahkemelerin yorum faaliyetlerine faydası da olacaktır. Ancak günün sonunda Mahkeme için bağlayıcı bir metin değildir. Hatta genelgeler normlar hiyerarşi içerisinde dahi yer almamaktadır. Kemal Gözler’in de belirttiği üzere, normlar hiyerarşisinde sadece “hukuk normları” bulunur. Bir hukuk normu ise icraî bir işlemdir, vatandaşlara hitap eder, vatandaşların hak ve ödevlerini etkiler, onlar üzerinde hukukî sonuç doğurur. Genelge ise icraî bir işlem değildir, vatandaşlara hitap etmez, vatandaşların hak ve ödevleri üzerinde bir sonuç doğurmaz. Bu nedenle genelgeler birer “hukuk normu” değildir ve dolayısıyla normlar hiyerarşisinin bir parçasını da oluşturmazlar[4].
Dolayısıyla, her ne kadar Genelge’yi ve arkasındaki amacı olumlu karşılasak da, pratik dünyada bazı sorunlar çıkarabileceği ve yargı süreçleri için bağlayıcı olmayacağını değerlendiriyoruz. Bu nedenle, şarj ünitelerinin kurulumu konusunda Kat Mülkiyeti Kanunu’nda yapılacak bir düzenleme ya da usulüne uygun bir şekilde çıkarılacak ve bağlayıcı niteliği çok daha kuvvetli bir ikincil düzenleme, Bakanlık tarafından da isabetli olarak tespit edilen problemlere daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir çözüm sunabilir.
[1] Bkz. Doç. Dr. Emin Köksal & Furkan Kaya https://www.rekabetregulasyon.com/iklim-degisikligi-ile-mucadelede-yeni-perde-iklim-surasi-sonuc-bildirgesi/
[2] Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı
[3] Bkz. http://www.csb.gov.tr/cevre-sehircilik-ve-iklim-degisikligi-bakani-murat-kurum-duyurdu-apartman-ve-sitelerde-elektrikli-arac-sarj-unitelerinin-yayginlasmasini-kolaylastiriyoruz-bakanlik-faaliyetleri-40193
[4] Bkz. Kemal Gözler, “Genelge Devleti: Hukukta Şeklin Önemi Üzerine”, (www.anayasa.gen.tr/genelge-devleti.htm) (Yayın Tarihi: 14 Mayıs 2021).