BASEAK Rekabet, Kamu Politikaları ve Regülasyon ekibi olarak sizlerle buluşturmaktan mutluluk duyduğumuz Baseak Core Papers serimizde farklı tartışma konularını paylaşmaya devam ediyoruz.
Serimizin yedinci sayısında, avukat-müvekkil gizliliğinin rekabet hukukundaki yansımalarını kaleme alıyoruz. Yazımızda Rekabet Kurulu’nun avukat-müvekkil gizliliğine ilişkin içtihadını incelerken, hukukumuzdaki yaklaşım ile benzerlik ve farklılıkların tespiti için Amerika Birleşik Devletleri ve mehaz Avrupa Birliği uygulamalarını da mercek altına alıyoruz.
Özellikle de Rekabet Kanunu’ndaki değişiklikler sonrasında yerinde inceleme yetkilerinin genişletildiğini dikkate aldığımızda, hem teşebbüsler hem de rekabet hukuku uygulayıcıları bakımından avukat-müvekkil gizliliğinin kapsamı ve uygulamasının gittikçe önem kazandığını düşünüyoruz. Bu alandaki güncel gelişmelerden haberdar olmak ve farklı yaklaşımlara eleştirel bir perspektiften yaklaşabilmek adına çalışmamızın faydalı bir kaynak olmasını umuyoruz.
Özet metnini aşağıda bulabileceğiniz yazımızı buradan indirebilirsiniz. Keyifli okumalar dileriz!
Bu çalışma, özel hukukun her alanında görülen ve kabul edilen bir ilke olarak avukat – müvekkil gizliliğinin, rekabet hukukundaki farklı uygulama alanlarını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışma 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da gizlilik ilkesine ilişkin hüküm bulunmamasına yönelik eleştiriler sunarken, hem uluslararası hem de ulusal düzeyde tanınan bu ilkenin rekabet hukuku açısından geçerliliğini rekabet otoritelerinin kararları ışığında incelemektedir. Çalışmanın vardığı sonuçlardan ilki, T.C. Anayasası, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Avukatlık Kanunu ile özel olarak düzenlenen avukat-müvekkil gizliliğinin, Rekabet Kurulu’na geniş yetkiler tanıyan rekabet hukukunda da geçerli olduğudur. İkincisi ise, avukat müvekkil arasındaki iletişimin müvekkilin savunma hakkı kapsamında gerçekleşmesi şartının rekabet soruşturması başlamadan önce gerçekleşen iletişimleri de kapsadığıdır.