Yargılamaya ilişkin uygulamacılar arasında sıklıkla konuşulan ve eleştirilen hususlardan birisi olarak kimi mahkemelerin idari/adli yargılama usulünün dışına çıkarak muhtelif konularda kendilerine ait bir usul yaratması olduğunu söylersek yanlış olmaz.
Aktif olarak gerek idari yargı gerek de özel hukuk yargılamalarında yer alan bir ekip olarak dönem dönem bizler de mahkemeden mahkemeye değişen yaklaşımlarla karşılaşıyoruz. Bunun bir örneği olarak son zamanlarda bazı mahkemelerin tebligatları vekil yerine asile yapmaları olduğunu söyleyebiliriz. Gerçekten de, gerek Tebligat Kanunu’na gerekse de Danıştay içtihatlarına aykırı olarak kimi mahkemeler, dosyada vekil olmasına rağmen yapılacak tebligatları asile yapma yönünde ilke kararı alıyor ya da uygulamalar geliştiriyorlar.
Peki mevzuat ne diyor?
Aslında mevzuat, bu konuda farklı yorumlar olmasına mahal vermeyecek şekilde gayet net hükümler getiriyor. Tebligat Kanunu’nun 11/1 maddesine göre “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır…’’ amir hükmü yer alıyor.
Bu düzenleme e-tebligat söz konusu olduğunda da farklılaşmıyor. Zira hem Tebligat Kanunu’nda elektronik ortamda yapılan tebligatların da aynı düzenlemelere tabi olduğu yazıyor hem de benzer şekilde Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 5. Maddesinde Baro levhasına yazılı avukatlara e-tebligat yoluyla bildirim yapılmasının zorunlu olduğu düzenleniyor.
Bölge İdare Mahkemesi’nin yaklaşımı nasıl?
İdari yargı süreçlerinde yer alan bir hukuk bürosu olarak, bu sorunu yaşamamız üzerine, İdare Mahkemelerinin bir anlamda idari yönden üstü sayılabilecek olan Bölge idare Mahkemesi Başkanlığı’na bu soruna ilişkin bir başvuru yaptık. Yaptığımız başvuru kapsamında, Bölge İdare Mahkemesi, bu yönde bir uygulama izleyen mahkemelere bir yazı gönderdi.
Bölge İdare Mahkemesi yazısında, yukarıda da bahsettiğimiz Tebligat Kanunu’na ve Danıştay’ın “tebligata ilişkin esasların ilgililerin herhangi bir hak kaybına uğramamaları bakımından sıkı şekil şartlarına bağlı olduğu”nu değerlendirdiği bir kararına[1] atıfta bulunuyor ve vekil vasıtasıyla takip edilen dosyalarda, tebligatların vekile yapılması gerektiğini belirtilip, mahkemelere bu doğrultuda hareket etmelerini hatırlatıyor.
Sonuç
Uygulamada zaman zaman açık mevzuat hükümlerine aykırı usullerle karşılaşabiliyoruz. Bu tarz uygulamaların sonlandırılması, yargılama sürecinin sağlıklı ilerlemesi, tarafların hak kaybına uğramasının engellenmesi, hukuki öngörülebilirlik ve belirlilik sağlanarak hatalı uygulamaların önüne geçilmesi bakımından herkesin yararına olacaktır. Bölge İdare Mahkemesi’nin mahkemelere gönderdiği hatırlatmanın ise bu soruna bir çözüm olmasını umuyoruz!
[1] Danıştay 2. Dairesi’nin 31.10.2019 tarih ve E. 2019/2033, K. 2019/5757 sayılı kararı