Ramiz Arslan & Baybars Ömer Yaycı
Gelişen teknolojilerle ufukta gözüken “akıllı” şehirlerde üzerine düşülecek en önemli konulardan birisinin ulaşım olduğunu biliyoruz. Günümüzde yeni motorlu taşıtlar artık akıllı hale geliyor ve kullanıcıların konforu ve güvenliği için çeşitli uygulamalar sunuyor. Motorlu taşıtların “akıllı” olmalarını sağlayan en önemli unsurlardan biri ise dış dünya ile iletişim halinde olmaları. Yeni teknolojilere sahip motorlu taşıtların ayrı bir hukuki rejime tabi olması tartışılsa da mevcut düzenlemeler bu tür araçların iletişim kabiliyetlerine yönelik bazı kurallar içeriyor.
Otomobiller dış dünya ile nasıl iletişime geçiyor?
Yeni araçlar dış dünya ile iletişime geçebilecek teknolojiler ile üretilseler de, bu araçlar tek bir teknoloji ile dış dünya ile temas kurmuyor. Araçların dış dünya ile iletişim türleri temelde şu biçimlerde ortaya çıkıyor:
- Araç ile telekomünikasyon şebekesi arasındaki iletişim (Vehicle to network – V2N)
- Araç ile diğer araçlar arasındaki iletişim (Vehicle to vehicle – V2V)
- Araç ile altyapı unsurları arasındaki iletişim (Vehicle to infrastructure – V2I)
- Araç ile yayalar arasındaki iletişim (Vehicle to pedestrians – V2P)
V2V ve V2P teknolojileri ile araçların diğer araçlar ve yayalar ile iletişimi sağlanarak otomatik acil fren sistemi gibi sistemler yardımıyla kazaların önüne geçilmesi amaçlanıyor. Araçların trafik ışığı gibi altyapı unsurlarıyla bağlantısını sağlayan V2I teknolojisi ise düzenli trafik akışını sağlıyor.
Otomobillerin bu fonksiyonları yerine getirmesi için kullanılan 2 teknik iletişim türü mevcut. Bunlar kısa ve uzun menzilli iletişim (short range and longer range communication) olarak adlandırılıyor. Kısa menzilli iletişim, kaza önleyici acil fren sistemi gibi zaman açısından kritik fonksiyonlarda kullanılıyor. Uzun menzilli iletişim ise trafik yoğunluğunun bildirimi gibi zaman açısından kritik olmayan hizmetlerde tercih ediliyor. Öte yandan çok hızlı bağlantı sağlayan 5G teknolojisinin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte uzun menzilli iletişim da zaman açısından kritik fonksiyonlar bakımından rol sahibi olabilecek.
eSIM’ler neler getiriyor?
İşte tüm bu teknolojilerin göbeğinde ise araca kendisi dışındaki unsurlarla iletişim kurma yeteneği kazandıran mobil iletişim imkanları yer alıyor. Nesnelerin interneti çağına doğru ilerlerken, araçların mobil iletişim şebekelerine bağlanabilmeleri için kullanılan en yaygın teknoloji SIM kartlar. SIM kartlar o aracın abonesi olduğu ya da hizmetinden yararlandığı telekomünikasyon şebekesine tanıtılmasını sağlayan adeta giriş kodu niteliğindeki unsurlar. Dünyada artık birçok aracın üretiminde internete veya diğer araçlara bağlanmaya izin veren ve elektronik haberleşme hizmeti sağlayan gömülü SIM kart teknolojisi kullanılıyor. Söz konusu gömülü SIM kartlar, uzaktan programlanabilir SIM ya da eSIM (embedded SIM) olarak da adlandırılıyor.
Bazı araçlarda hala standart SIM kartlar için yuvalar bulunuyor. Ancak arabaların maruz kaldığı hava ve yol koşulları ve yalnızca tek bir ağa bağlanabilme özelliği standart SIM kartlarının etkin bir şekilde kullanılmasına engel oluyor. Uzaktan programlanabilir olan eSIM’lerin ise doğrudan otomobillere lehimlenmesi onları otomobilin maruz kalacağı olumsuz koşullara karşı standart SIM kartlara göre daha güvenli ve dirençli hale getiriyor. Bu faktörler ise otomobil endüstrisinin eSIM’lerin ilk uygulayıcılarından biri olmasına neden oluyor.
Yerleştirilen eSIM’ler ile otomobiller telekomünikasyon şebekesine bağlanıyor ve “bağlantılı araç” (connected vehicle) olarak adlandırılıyor. Bağlantılı araçlar, diğer cihazlarla veya nesnelerle iletişim kurabilen ve “bağlı hizmetleri” mobil operatörlerin ağları üzerinden etkinleştirebilen araçlar olarak kabul ediliyor. Otomobillerde eSIM’ler vasıtasıyla kullanımı günden güne artan bağlı hizmetler arasında şunlar sayılabilir:
- Mobilite yönetimi: Gerçek zamanlı trafik uyarıları, yakıt tüketimi verileri,
- Araç yönetimi: Araç teşhis ve bakımı, çalınan araçların takibi,
- Güvenlik: Araç durumu uyarıları, harici tehlike uyarıları, eCall[1],
- Eğlence: Yüksek çözünürlüklü video ve müzik akışı, internet bağlantısı,
- Sürücü yardımı: Otonom sürüş, park yardımı,
- Sürücü refahı: Yorgunluk algılama, klima kontrolü.
Öte yandan eSIM’ler aracılığıyla telekomünikasyon şebekesine bağlanan otomobillerin avantajlarının yanında göz önünde bulundurulması gereken bir dizi güvenlik sorunu da ortaya çıkıyor.
- Veri doğruluğu ve bütünlüğü: Verilerin tahrif edilmesini, manipülasyonunu ve sahteciliği engellemek adına depolanan ve iletilen verilerin doğruluğunu ve bütünlüğünü sağlamak önemli hale geliyor.
- Gizlilik: Bağlantılı araçların kullanıcının özellikle konumuna ve davranışına ilişkin çok sayıda veriyi toplaması ve iletmesi nedeniyle kişisel veri güvenliğini önemli kılıyor.
- Bilişim korsanlığı: Bağlantılı araçların siber saldırılar ile ele geçirilme ve çalınma potansiyeli olması nedeniyle bu tür saldırıların önüne geçmek için gelişmiş güvenlik sistemlerinin işletilmesi gerekiyor.
- Güncellemeler: Otomobillerin yoldaki ortalama ömrünün 12 yıl olduğu kabul edildiğinde, bu süre boyunca bağlantılı araçların yazılım ve uygulama güncellemeleri ve yükseltmeleri ile verimliliklerinin korunması önem arz ediyor.
Bağlantılı otomobiller ve telekomünikasyon düzenlemeleri
Bağlantılı otomobillerin kullandığı teknolojiler sebebiyle bu otomobillerin üreticileri ve telekomünikasyon şebekeleri arasında sıkı bir bağ oluşuyor. Öte yandan bağlantılı otomobil üreticilerinin sürücülerin telekomünikasyon şebekesine bağlanmalarına imkân sağlamaları, otomobil üreticilerini telekomünikasyon düzenlemeleri ile karşı karşıya bırakıyor. Bir ihtimalde otomobil üreticilerinden ziyade eSIM’lerin üreticileri olan mobil işletmecilerin elektronik haberleşme hizmeti sağlayıcısı olarak değerlendirilmeleri söz konusu olurken; bir diğer ihtimalde ise otomobil üreticileri bağlantılı otomobillerin kullanıcılara sunduğu hizmetler aracılığıyla telekomünikasyon düzenlemeleri bakımından hizmet sağlayıcısı olarak kabul edilebiliyor. Her ülkenin telekomünikasyon düzenlemesinin farklılık göstermesi ise otomobil üreticilerinin işini zorlaştırıyor. Teknoloji çevrelerinde bağlantılı araçlara özgü mevzuat ve politika çalışmalarının, otomobil üreticilerinin karşılaştıkları karmaşayı giderme yolunda önemli bir adım olabileceği belirtiliyor.
BTK’nın eSIM düzenlemeleri
Bağlantılı araçların telekomünikasyon mevzuatı ile temas içinde olacağı kabul edildiğinde, ülkemizde bu tür araçların kullandıkları teknolojiler de Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) düzenleme alanına girmiş oluyor. Nitekim BTK da bağlantılı araçlara yabancı değil. Geçtiğimiz üç yıl içinde BTK, bağlantılı araçlardaki eSIM teknolojisine yönelik iki farklı karar yayımlamıştı. Kullanılacak eSIM’lerin Türkiye’deki yetkilendirilmiş mobil işletmelerden (Türk Telekom, Turkcell ve Vodafone) teminine odaklanan BTK, elektronik haberleşme hizmeti sağlayıcısı olarak da otomobil üreticilerinden ziyade mobil işletmecileri ön planda görüyor.
- 2018 tarihli kararında BTK “araçlarda eCall ile birlikte katma değerli hizmet sunumuna imkan sağlayan haberleşme sistemlerinde; SIM kart, eSIM kart veya SIM kart özelliğini taşıyan bir modül vb. kullanılması halinde, bu kartların ülkemizde mobil elektronik haberleşme hizmeti sunmak üzere yetkilendirilmiş işletmecilerden temin edilmesi” gerektiğine karar vermişti[2]. BTK bu kararında eCall sistemleri kapsamında kullanılacak eSIM’lerin “yerli ve milli” olmasını da zorunlu kılmıştı.
- 2019 tarihli diğer kararında[3] ise BTK, eSIM teknolojisi ile sağlanan hizmetlerde bir ayrıma gitmeden, Türkiye’de piyasaya sürülen cihazlara yerleştirilecek eSIM’lerin sadece yerli mobil işletmecilerin kontrol edebileceği şekilde programlanmış olmaları ve eSIM’ler ile elde edilen verilerin yurt içinde kalması zorunluluğunu getirmişti. BTK’nın bu iki kararında da eSIM’lerin kullanımına ilişkin oldukça muhafazakâr ve uyum için oldukça yüksek maliyetleri gerekli kılan bir tutum edindiğini ve gizlilik kapsamında kişisel verilerin yurt dışına aktarılmasını engellemeyi amaçladığı görülmüştü.
BTK’nın yerli eSIM konusundaki tutumuna rağmen henüz yerli bir eSIM mevcut değil. Ancak yerli eSIM üretimi kapsamında ülkemizde çalışmaların olduğunu ve yerli eSIM’lerin yakın tarihte piyasaya sunulabileceğini biliyoruz. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Fatih Sayan yerli eSIM için Ocak ayında GSM Birliğinden sertifikasyon alındığını ve yakın zamanda ülkemizde kullanılmaya başlanacağını açıklamıştı. BTK’nın eSIM konusundaki kararları sonrasında hayati hale gelen yerli eSIM’lerin ülkemizde kullanılmaya başlanması hem otomobil üreticilerinin hem de kullanıcıların hayatını kolaylaştıracak gibi görünüyor. Bununla birlikte daha önceki kararlarında otomobil üreticilerinin elektronik haberleşme hizmeti sağlayıcılığı rolüne yönelik net bir değerlendirme yapmayan BTK’nın ilerleyen zamanlardaki tutumu merak konusu.
[1] Sürüş güvenliği kapsamında hem AB üyesi 28 ülkede, hem de Türkiye’de 31 Mart 2018 tarihinden sonra üretilen otomobillerde acil arama sistemi olan “eCall” sisteminin kullanılması zorunlu hale getirilmişti. Acil arama sistemi eCall, yeni nesil otomobillerde kaza, yoldan çıkma gibi acil durumlarda 112 ile bağlantı kurarak ilk yardım ekiplerine konum bilgisi aktarıyor.
[2] Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun 22.01.2018 tarih ve 2018/DK-YED/27 no’lu kararı.
[3] Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun 12.02.2019 tarih ve 2019/DK-TED/053 no’lu kararı.