Son yıllarda temkinli ilerleyişi ve fakat belirsizlikleriyle karakterize edilen Meksika rekabet hukuku, Federal Ekonomik Rekabet Komisyonu’nun (Comisión Federal de Competencia Económica, “COFECE”) bundan yaklaşık 10 yıl önce elde ettiği bir yetkiyi kullanmasını bekliyor. Başkan Andrea Marván Saltiel’in American Bar Association 2024 Bahar Toplantısı’nda yaptığı açıklamalara göre COFECE deyim yerindeyse şu sıralar bir topluluk davasına gebe. Bu yazımızda, ülkemizde son dönemde verilen birçok kartel ve uzlaşma kararına karşın topluluk davası imkânı bulunmadığı için talep edilemeyen tazminatlara ışık tutmasını ümit ederek Meksika’nın söz konusu topluluk davası hazırlığına yönelik son gelişmeleri ve bunun yansımalarını inceleyeceğiz.
Hukuki Çerçeveye Bir Göz Atalım
Federal Ekonomik Rekabet Kanunu’nun (Ley Federal de Competencia Económica, “LFCE”) 134. maddesi uyarınca, kartel faaliyetlerinden etkilenen kişiler ya bireysel davalar ya da topluluk davaları yoluyla tazminat talep edebilirler. Bu tür talepler için iki ön koşul bulunmakta: i) COFECE’den kartelin varlığını teyit eden bir karar, ii) davacıların kartel ile meydana gelen zarar arasındaki nedensel bağı göstermesi. Buna ek olarak, LFCE’nin 12. maddesi COFECE’ye bu tür rekabete aykırı uygulamalardan zarar görenler adına topluluk davası açma yetkisi veriyor.
COFECE Başkanı Saltiel ise kısa bir süre önce Meksika’nın rekabet hukuku uygulamasında tarihi bir hamleye işaret eden bir topluluk davası açılacağını duyurdu[1]. Bu dava sadece türünün ilk örneği olarak dikkat çekmekle kalmıyor, aynı zamanda yorum metotları ve teknik konulardaki belirsizliklerin neden olduğu on yıllık ataletten bir kopuşu da ifade ediyor. Saltiel’in proaktif tutumu, COFECE’nin tüm yetkilerini daha iddialı bir şekilde kullanmaya yönelik stratejisine ışık tutmakta.
LFCE kapsamındaki topluluk davalarının bu potansiyelinin on yıl boyunca sessizce rafta kalmasının başlıca nedeni bu kanun maddesinin mahkeme nezdinde nasıl yorumlanacağına ilişkin emsal kararların bulunmamasıydı. Saltiel’in bu hamlesi ise, Meksika’da rekabet ihlallerini düzenleyen yasal çerçevenin netleştirilmesi ve güçlendirilmesi yönünde atılmış cesur bir adım olarak karşımıza çıkıyor.
Saltiel’in topluluk davası açma kararı, COFECE’nin diğer cephelerde de aktif olduğu bir zamana denk geldi. Nitekim COFECE kısa bir süre önce beş yıl aradan sonra ilk kez bir kartel davası açmış ve inşaat kaplama malzemelerinde kartel kurduğu iddia edilen bir grubu hedef almıştı. Bu hamle, artık rekabet ihlallerinden doğan zararlar için toplu tazminat arayışını da içeren daha geniş bir gündemin parçası.
Uygulama için Yansımalar
COFECE tarafından başlatılacak topluluk davalarının hem uygulama hem de uyum çabaları açısından derin etkileri olması bekleniyor. Uygulama perspektifinden bakıldığında, COFECE’nin başlatacağı topluluk davaları rekabete aykırı uygulamaları caydırmak ve adil rekabeti teşvik etmek için güçlü bir aracı temsil etmekte. COFECE, konumu gereği toplu tazminat mekanizmasını da kolaylaştırarak sadece uygulamayı güçlendirmekle kalmıyor, aynı zamanda rekabet ihlallerinin mağdurlarına doğrudan fayda sağlayarak rekabet hukuku etkinliğini de artırıyor.
Uyum perspektifinden ise COFECE teşebbüslere rekabete aykırı davranışlarda bulunmanın veya bu davranışlara göz yummanın artan risklerine işaret etmekte. Şirketlerin, önemli miktardaki para cezaları ve itibar kaybı da dahil olmak üzere rekabet hukuku ihlallerinin ciddi yansımalarından kaçınmak için şirket içi uyum programlarını geliştirmeleri gerekecek.
COFECE’nin kendisine kanunla yetki verilen topluluk davalarından yararlanmaya hazır olması kamuoyunun düzenleyici kurumlara olan güvenini ve bu kurumların tüketici menfaatlerini şirketlerin yanlış uygulamalarına karşı koruma becerisini artıracak bir adım olarak değerlendiriliyor.
Meksika Topluluk Davalarına Yeni Bir Nefes Getirirken, AB Ne Durumda?
Meksika’daki gelişmeye benzer bir şekilde Almanya da toplu tazminat davalarını güçlendirme yönünde adımlar atıyor. AB Topluluk Davaları Direktifi (EU Representative Actions Directive, “RAD”) 13 Ekim 2023 tarihinde Almanya tarafından iç hukuka aktarılmıştı. RAD Uygulama Kanunu (Verbandsklagenrichtlinienumsetzungsgesetz), ülkede rekabet hukukunun ve daha geniş tüketici haklarının uygulanma şeklini dönüştürebilecek yeni yasal imkanlar getirmekte.
RAD’ın kapsamına giren ve dolayısıyla toplu dava mekanizmasının kullanılabileceği AB mevzuatı aynı direktifin Ek-1’inde sınırlı sayıda olacak şekilde düzenlenmişti. Bu kapsamda RAD’ın daha ziyade tüketicinin korunması ile ürün güvenliğine ilişkin düzenlemeleri kapsadığı görülmekteydi. İlginç bir şekilde, her ne kadar söz konusu toplu dava düzenlemesini getiren AB Topluluk Davaları Direktifi rekabet hukuku ihlallerini[2] içermiyorsa da Almanya RAD Uygulama Kanunu’nun kapsamını rekabet hukuku ihlallerini içerecek şekilde genişletmeyi seçti. Bu yaklaşım, Almanya’nın Dijital Piyasalar Kanunu’nun (Digital Markets Act, “DMA”) “gatekeeper”ların yükümlüklerini düzenleyen maddeler de dahil olmak üzere daha geniş çerçevedeki ihlaller için Direktif’ten faydalanma konusunda proaktif bir duruş sergilediğini gösteriyor. Bu da hem Meksika hem de Almanya’nın, rekabet hukuku ihlallerinden doğan zararlar için topluluk davası imkanlarını kullanma konusunda öncü olma yolunda ilerlediğine işaret ediyor. Bu sistemler geliştikçe, rekabet hukuku bakımından kendi toplu dava kapasitelerini güçlendirmek isteyen diğer ülkeler için önemli vaka çalışmaları olarak hizmet edeceklerdir.
Sonuç
COFECE’nin rekabet hukuku ihlalleri için toplu davaları aktif olarak kullanmaya başlaması, Meksika hukuk dünyasında dönüm noktası niteliğinde bir gelişmedir. COFECE, bu uygulama mekanizmasını benimseyerek sadece rekabete aykırı davranışların neden olduğu zararları düzeltmeyi amaçlamakla kalmıyor, aynı zamanda gelecekteki ihlaller için de bir emsal oluşturuyor. Bu proaktif yaklaşım muhtemelen Meksika’daki rekabet hukuku uygulamasının hatlarını şekillendirecek ve gelişmiş tüketici koruması için yeni bir dönem vaat edecektir. Andrea Marván Saltiel’in liderliğindeki ilk toplu dava beklentisi, COFECE ve Meksika’nın ekonomik çerçevesindeki tüm paydaşlar için umut verici bir gelecek müjdeliyor.
Bize gelince… Yazımız boyunca bahsi geçen toplu tazminat davaları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 113. maddesinde düzenlenen topluluk davası ile karıştırılmamalıdır. Diğer pek çok önemli farkın yanı sıra, HMK’nın 113. maddesine dayalı olarak tazminat davası açmak mümkün değildir. Zira topluluk davası açacak olan tüzel kişi, temsil ettiği kimselerin menfaatlerinin korunması için yalnızca onların haklarının tespitini, hukuka aykırı durumun giderilmesini veya gelecekteki hak ihlallerinin önüne geçilmesini isteyebilir.[3] Uzun lafın kısası, daha gidecek çok yolumuz var…
[1] https://globalcompetitionreview.com/article/landmark-competition-class-action-being-prepared-in-mexico
[2] Directive 2014/104/EU of the European Parliament and of the Council of 26 November 2014 on certain rules governing actions for damages under national law for infringements of the competition law provisions of the Member States and of the European Union Text with EEA relevance.
[3] Murat Atalı, İbrahim Ermenek, Ersin Erdoğan, “Medeni Usul Hukuku”, Yetkin Yayınları, 3. Baskı (2020), s. 352.