Bora İkiler, Baybars Ömer Yaycı
Geçtiğimiz günlerde Avrupa’nın en büyük 12 futbol kulübü bir araya gelerek “Süper Lig” adında yeni bir oluşum kurduklarını açıklamışlardı.[1] Bu gelişme ise hem futbol dünyasına hem de rekabet hukuku dünyasına bomba gibi düşmüştü. Yeni formatın kurucu kulüplerinin İngiltere’den Arsenal, Manchester United, Chelsea, Liverpool, Manchester City, Tottenham Hotspur; İtalya’dan Milan, Inter ve Juventus; İspanya’dan ise Atletico Madrid, Barcelona ve Real Madrid olduğu duyurulmuştu. Bu 12 takıma ek olarak kurucu kulüp sıfatını haiz olacak 3 kulübün daha katılacağı, kurucu kulüplerin dışında yıllık performansa dayalı olarak belirlenecek 5 kulübün de Avrupa Süper Ligi’nde ter dökeceği açıklanmıştı.
Bu yeni oluşumun açıklanmasını takiben daha bir hafta bile geçmeden 6 İngiliz kulübü, Atletico Madrid, Inter ve Milan projeden ayrıldığını açıklamışlar, böylece projede kalan kurucu üyelerin (Juventus, Barcelona ve Real Madrid) sayısı üçe düşmüştü. Yaşanan bu ayrılıklarla birlikte söz konusu projenin gerçekleşme ihtimali oldukça azalmış olmasına rağmen, bu oluşumla birlikte spor otoriteleri, takımlar ve sporcular arasında ortaya çıkabilecek rekabet sorunları akıllarımızda kaldı. Ayrıca UEFA’nın projeden vazgeçen futbol kulüplerine de ceza verebileceği söyleniyor.[2]
Bu yazımızda Avrupa Süper Ligi fikri ile akıllara gelen rekabet sorunlarını inceleyeceğiz. Futbol kulüplerinin bu yeni girişiminin rekabet hukuku açısından iki boyutu bulunuyor:
- UEFA’nın futbol müsabakaları düzenlemede hem regülatör hem de işletmeci konumu ve bu konumu dolayısıyla UEFA’nın Süper Lig katılımcılarına karşı yaptırım uygulayıp uygulayamayacağı hususu,
- Rakip kulüplerin bir araya gelmesinin rekabetçi endişeler doğurması
UEFA’nın konumu
Süper Ligi oluşturan kurucu kulüplerin asıl amacı UEFA’nın düzenlediği Şampiyonlar Ligi’ne alternatif bir lig oluşturmak. FIFA ve onun altında faaliyet gösteren UEFA’nın konumlarını incelediğimizde ise bu kurumların Avrupa’da uluslararası futbol müsabakaları düzenleyen tekel konuma sahip yapılar olduğunu görüyoruz.
Bu kapsamda UEFA Tüzüğü’nün 49. maddesinde Avrupa’da düzenlenen uluslararası futbol müsabakaları düzenleme veya kaldırma yetkisinin münhasıran UEFA’da olduğu ve UEFA tarafından organize edilmeyen müsabakalar için FIFA ya da UEFA’dan ön izin alınması gerekliliği düzenleniyor.[3] Ayrıca Avrupa Komisyonu kararlarında da UEFA’nın söz konusu pazarda tekel konumda olduğu belirtiliyor.[4]
Ayrıca UEFA bu müsabakaları organize ederek gelir elde ediyor, hatta asıl gelir kalemini bu spor müsabakaları oluşturuyor. Bu bağlamda UEFA’nın hem regülatör hem de organizatör çift sıfatını haiz olduğunu değerlendirmek mümkün.
Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (“ABAD”) çift rollü spor otoritelerine ilişkin verdiği kararlar bulunuyor.[5] Bu kararlardan biri Yunan motor sporları otoritesinin (ELPA) konumunu ele alıyor ve ABAD bu kararda hem regülatör hem de ticari organizatör sıfatını haiz bu spor otoritesinin konumunun diğer organizatörlere eşit haklar tanınmaması halinde rekabete aykırı olduğuna karar veriyor. Avrupa Komisyonu (“Komisyon”) bir kararında ise rekabeti ihlal etmemek için Uluslarası Otomobil Federasyonu’nun (FIA) otomobil yarışlarına ilişkin düzenleyici ve ticari fonksiyonlarının kesin olarak ayrılması gerektiğini belirtmişti.[6]
Olası yaptırımlar
Süper Lig oluşumuna karşı UEFA’nın yaptığı açıklamada katılımcı kulüplerin hem ulusal hem de uluslararası müsabakalardan men edileceği, bu takımların oyuncularının ise milli takım maçlarında yer alamayacağı ifade edilmişti.[7]
Rekabet hukuku açısından UEFA’nın bu tür yaptırımları uygulayıp uygulayamayacağını farklı spor dallarına ilişkin benzer durumları konu alan kararlar ışığında inceleyelim.
Buz Pateni
Bu kapsamda ilk önce incelenmesi gerekenin Komisyon ve ABAD’ın Uluslararası Buz Pateni Federasyonu’na (International Skating Union – “ISU”) ilişkin verdiği kararlar olduğunu düşünüyoruz.
ISU dünya çapında buz pateni müsabakaları düzenlemeye yetkili spor federasyonu olup bütün buz pateni sporcuları ISU kurallarına tabidir. Bu kurallar uyarınca ISU dışındaki üçüncü kişilerin organize ettiği müsabakalar için ISU’dan ön izin (pre-authorization) alınması gerekiyor. ISU’nun izin vermediği müsabakalara katılan sporculara ise süresi ömür boyuna kadar uzanan ISU organizasyonlarından men edilme cezası ile karşı karşıya.
Bu şekilde ISU organizasyonlarından men edilme cezası alan iki Hollandalı sporcu Komisyon’a başvurarak ISU’nun bu uygulamalarını şikayet etmişti. Bu şikayet üzerine Komisyon ISU’nun kurallarının Avrupa Birliğinin İşleyişi Hakkında Antlaşma’nın (“ABİHA”) 101. maddesine, yani rekabete aykırı olduğuna ve bu kuralların değiştirilmesi gerektiğine karar vermişti.[8] Bu kararda ISU kurallarının spor müsabakası düzenlemek isteyen diğer organizatörleri engellediği ve bu kuralların sporcuları ISU’nun müsabakaları dışında yarıştırmamayı amaçladığı vurgulanıyor.
ISU Komisyon’un bu kararına karşı Avrupa Birliği Genel Mahkemesi (“Mahkeme”) nezdinde temyize başvurmuştu. Bu temyiz başvurusu üzerine verilen 16 Aralık 2020 tarihli kararda Mahkeme ISU’nun hem regülatör hem de işletmeci sıfatını haiz olduğunu vurgulayarak:
- ISU kurallarının ABİHA’nın 101. maddesinde öngörülen yükümlülüklere tabi olduğuna,
- ISU’nun tüm buz pateni müsabakalarının ortak standartlara (sporcuların güvenliği veya yarışmaların adilliğine ilişkin) uygun olmasını sağlamak adına ön izin sistemi uygulayabileceğine,
- Bu süreçteki kural ve prosedürlerin açıkça tanımlanmış, şeffaf, eşit ve ölçülü olması ve diğer organizatörlerin pazara erişimini garanti etmesi gerektiğine,
- ISU’nun rakip organizasyonlara onay verip vermemekte mutlak takdir yetkisinin olmasının orantısız olduğuna,
- İzinsiz yarışmalara katılan sporcular için men cezalarının orantısız olduğuna,
- Ön izin başvurularına cevap için herhangi bir zaman öngörülmediği vurgulanarak, ISU’nun diğer organizatörler için aşırı ve ayrımcı şartlar dayattığına,
- Bu kuralların ISU tarafından değiştirilmesi gerektiğine hükmediyor. [9]
Bu değerlendirmeler sonucunda Mahkeme ISU’nun rekabet kurallarını amaç yönünden ihlal ettiği sonucuna vararak Komisyon’un kararını onuyor. Söz konusu kararın spor otoritelerinin (FIFA/UEFA gibi) benzer yaptırım uygulamaları için emsal karar teşkil edebilmesi yönünden önemli olduğunu düşünüyoruz.
Binicilik
Belçika Rekabet Otoritesi’nin (Belgian Competition Authority – “BCA”) de benzer bir kararı bulunuyor. BCA’nın kararına konu olan spor federasyonu ise Uluslararası Binicilik Federasyonu (Fédération Equestre Internationale – “FEI”). Aralarında 2 yarışma organizatörünün bulunduğu 4 kişi FEI’nin ön izin uygulamalarına ve izinsiz yarışmalara katılan sporcular için öngörülen 6 aylık men cezasına karşı BCA’ya şikayette bulunuyor.
Bu şikayet üzerine başlatılan ve üç buçuk yıl süren soruşturma BCA’nın 20 Aralık 2018 tarihinde aldığı kararla sonuçlanıyor. Kararda FEI’nin ön izin prosedürünün şeffaf olmadığı, sporcular için öngörülen cezanın adil olmadığı ve bu cezaların diğer organizatörlerin faaliyetlerini engellemeyi amaçladığı tespit ediliyor. Bu karar üzerine FEI tarafından ön izin sürecini yeni bir usul ile şeffaf olarak yürütme, adil şartlar altında FEI’den izin almış olması gereken ön izinsiz yarışmalara katılan yarışmacıların cezalarının iptali ve cezalarda uyarı usulünü uygulama taahhüt ediliyor. BCA’nın bu taahhütleri kabul etmesiyle soruşturma sonuçlanıyor.[10]
Binicilik otoritesinin diğer organizatörlerin faaliyetlerini engellemesine ilişkin bir başka soruşturma ise 2011 ve 2019 yıllarında İtalya’da gündeme gelmişti. İtalyan Rekabet Otoritesi (Italian Competition Authority – “ICA”) profesyonel binicilik yarışmalarını münhasıran düzenleme yetkisi bulunan İtalya Binicilik Federasyonu’nun (Italian Federation of Equestrian Sports – “FISE”) “profesyonel yarışma” kavramını çok geniş tanımladığı yönünde şikayet almıştı. ICA FISE’nin rakip organizatörleri engelleme suretiyle ABİHA’nın 101. ve 102. maddelerini ihlal ettiği iddiasıyla soruşturma başlatmış, bu soruşturma FISE’nin “profesyonel yarışma” kapsamını daraltma taahhüdüyle 2011 yılında sonlanmıştı.
FISE daha sonrasında iki branş için çıkardığı düzenlemelerde “profesyonel yarışma” kapsamını geniş tutunca yine ICA tarafından soruşturmaya konu olmuştu. 2019 yılındaki bu soruşturmada ICA tarafından FISE’nin taahhüdünü bozduğu ve rakip organizatörleri dışlamak suretiyle hakim durumunu kötüye kullandığı tespit edilmişti. Bunun üzerine yeni taahhüdü reddeden ICA federasyona 450.000 Euro para cezası kesmişti. [11]
Bisiklet
12 futbol kulübünün bir araya gelerek Süper Lig kurmasına benzer bir oluşumu bisiklet sporunda da görüyoruz. Dünyanın en büyük 18 bisiklet takımından 11’inin kurduğu bir limited şirket (“Velon”) “Hammer Serisi” isminde bir şampiyona serisi organize etmek istiyor. Uluslararası Bisiklet Birliği (Union Cycliste Internationale – “UCI”) ise bisiklet müsabakalarına izin veren ve izinsiz yarışmalara katılan sporculara ceza verme yetkisi bulunan bisiklet alanındaki spor otoritesi. Velon UCI’nin Hammer Serisini “şampiyona serisi” olarak tanımlamaktan gerekçesiz olarak kaçındığını ve serinin gelişimini engellediğini iddia ediyor. Bu iddiaları doğrultusunda Velon UCI’ye karşı Komisyon nezdinde 20 Eylül 2019 tarihinde şikayette bulunmuştu.[12] Komisyon’dan henüz bu konuya ilişkin bir karar çıkmamakla birlikte, UCI’nin hem regülatör hem işletmeci olan çift rolü ve yarışmalar için öngörülen izin prosedürünün Komisyon tarafından inceleneceği söyleniyor.[13]
Asıl konumuza ilişkin olası bir rekabet soruşturmasında UEFA’nın Avrupa Süper Ligi’ne soyunan takımlara ve oyunculara uygulamak istediği yaptırımlara karşı özellikle Mahkeme’nin ISU kararı emsal gösterilerek, bu tür yaptırımların UEFA’ya rakip organizatörlerin ve oyuncuların ticari faaliyetlerini engellediği ve rekabete aykırı olduğu iddialarının ileri sürüleceğini öngörebiliriz. Böyle bir soruşturmada UEFA’nın ise, Avrupa Süper Ligi’ne izin vermeme kararının ve yaptırım kararlarının meşru bir gerekçeye dayandığını ve orantılı olduğunu ispatlaması gerekecek.
3. Kulüplerin bir araya gelmesindeki rekabetçi endişeler
Avrupa Süper Ligi’nin beraberinde getirdiği rekabet hukuku endişelerinin diğer boyutu ise 12 rakip takımın bir araya gelmesine odaklanıyor. Eğer proje gerçekleşmiş olsaydı, dünyanın en büyük futbol kulüplerinin bir araya gelerek yüksek gelir ve prestij elde edebilecekleri ve diğer kulüpleri bu gelir ve prestijden mahrum edebilecekleri yeni bir sistem kurulmuş olacaktı.
Bu kapsamda Avrupa Süper Ligi’nin futbol kulüpleri arasında yapılan “rekabeti kısıtlayıcı anlaşma” olduğu iddia edilebilir. Yeni ligin rekabet hukuku uyarınca yoğunlaşmaya neden olduğu veya kartel teşkil ettiğine dair savunmalar bu oluşuma karşı olan futbol otoriteleri ve taraftarlar tarafından ileri sürülebilir. Ayrıca bu oluşum ile birlikte ulusal liglerdeki rekabetin olumsuz yönde etkileneceği ve Avrupa Süper Ligi’nde yer almayan takımların ekonomik değerinin azalacağı ileri sürülebilir.
4. EuroLeague
Büyük takımların bir araya gelerek kurmak istedikleri Süper Lig’in rekabetçi endişelere yol açabileceği iddialarına karşı, Süper Lig sistemine çok benzer bir yapının Avrupa basketbolunda da mevcut olduğunu görüyoruz. Avrupa basketbolunda 2000 yılından beri işleyen ve çoğumuzun bildiği bu yapının ismi ise EuroLeague.
EuroLeague, Avrupa’daki en büyük 11 basketbol takımının[14] hissedarı olduğu ve toplam 18 takımın rekabet ettiği bir lig. Ancak futbolda Süper Lig karşıtlığı gibi basketbolda da spor otoritelerinin son 5 yıldır EuroLeague aleyhine tutum sergilediklerini görüyoruz. Süper Lig tartışmalarına ışık tutması adına basketboldaki spor otoriteleri Uluslararası Basketbol Federasyonu (International Federation Basketball Federation – “FIBA”) ve Avrupa Basketbol Ligleri Birliği (Union of European Basketball Leagues – “ULEB”) ile EuroLeague arasındaki hukuki çekişmeye kısaca değinelim.
FIBA ve EuroLeague arasındaki ihtilaf ilk olarak 2016 yılının Şubat ayında EuroLeague’in FIBA’yı Komisyon’a şikâyet etmesiyle başlamıştı. Şikayet konusunu FIBA’nın kulüpler, oyuncular ve hakemler üzerinde EuroLeague’i terketmeleri ve sadece FIBA müsabakalarında yer almaları için baskı yapmak suretiyle ABİHA’nın 102. maddesini ihlal ettiği, yani hakim durumunu kötüye kullandığı iddiası oluşturuyordu.[15] EuroLeague şikayetinde yukarıda da bahsettiğimiz ISU, MOTOE ve FIA kararlarına atıf yaparak FIBA gibi spor otoritelerinin düzenleme ve yaptırım yetkilerini pazardaki gücünü artırmak için kullanmamaları gerektiğini vurguluyordu.
EuroLeague’in şikayetinden 2 ay sonra FIBA da Euroleague’i Komisyon’a şikayet etmişti. Bu sefer de FIBA, EuroLeague’in hakim durumunu kötüye kullandığını iddia ediyordu. İlginçtir ki; FIBA ve EuroLeague ihtilafında AB rekabet hukuku belki de ilk kez hakim durumun kötüye kullanıldığı yönünde karşılıklı şikâyette bulunun teşebbüslere şahit olmuştu. Bu karşı şikayet kapsamında FIBA, EuroLeague’in kulüpler arasındaki mali dengeyi bozduğunu ve diğer takımları dezavantajlı konuma getirdiğini, sisteme ilişkin sportif ve ticari konuların hepsinin hissedar kulüpler tarafından yönetildiğini ve spor otoritelerinin yetkilerinin çiğnenmek istendiğini iddia ediyordu.
Ayrıca 2016 yılında FIBA, EuroLeague’e katılan takımlara, oyunculara ve bu takımların bağlı olduğu ulusal federasyonlara FIBA organizasyonlarından men edilme cezası öngörüyordu. Örneğin EuroLeague’de oynayan takımların bağlı olduğu federasyonların milli takımlarının FIBA’nın düzenlediği 2017 Avrupa Şampiyonası (EuroBasket 2017) ve 2016 Rio Olimpiyat Oyunlarına katılamayacakları söyleniyordu.[16] Bu yaptırımların ağır ve geri dönülemez sonuçlarının olduğunu düşünen EuroLeague ve birkaç takım ve federasyon 2016 yılının Mayıs ayında Münih Bölge Mahkemesi nezdinde geçici tedbir talep etmişlerdi. Mahkeme ise bu talebi kabul etmiş ve EuroLeague’e katılım nedeniyle FIBA’nın kulüplere veya milli takımlara yaptırım uygulamasını yasaklamıştı.[17]
Diğer yandan geçtiğimiz Eylül ayında ULEB de Komisyon nezdinde EuroLeague hakkında şikayette bulundu.[18] ULEB’in şikayeti (1) Euroleague katılımcı sayısının 24’ten 18’e düşürülmesini, (2) hissedar olmayan takımların seçiminin hissedar kulüplerin salt takdirine bırakılmasını ve (3) hissedarların seçim sürecinin şeffaf olmamasını konu alıyor. FIBA ve ULEB ile Euroleague arasındaki ihtilaflar hakkında Komisyon henüz bir karar vermiş değil. Komisyon’un EuroLeague’e ilişkin vereceği kararın takımların bir araya gelerek oluşturdukları Süper Lig gibi yapılar hakkındaki görüşü ortaya koyacağını düşünüyoruz.
5. Sonuç
Sonuç olarak olası rekabet hukuku çekişmelerinde hem futbol kulüplerinin hem de otoritelerin ileri sürecekleri iddialar ve savunmalar bulunuyor. Şiddeti bir anda azalan Avrupa Süper Ligi oluşumunun akıbetini önümüzdeki dönemde daha net görüyor olacağız. İlan edilmesinden sonra daha bir hafta geçmeden Süper Lig’den ayrılan kulüplere verilmek istenen cezalar, Süper Lig’e devam etmek isteyen kulüplerin atacakları adımlar, futbol otoritelerinin bu kulüplere karşı alacağı önlemler, rekabet otoritelerinin bu duruma ilişkin yorumları gibi konularla birlikte bu tartışma gündemde kalmaya devam edeceğe benziyor.
[1] Süper Lig resmi internet sitesindeki basın duyurusu. Erişim tarihi 21.04.2021.
https://thesuperleague.com/press.html
[2] Will Super League Teams Be Punished By UEFA? All 12 Teams Await Decision On Sanctions. Erişim tarihi 22.04.2021.
[3] UEFA Tüzüğü. Erişim tarihi 21.04.2021.
https://documents.uefa.com/v/u/_CJ2HRiZAu~Wo6ytlRy1~g
[4] Avrupa Komisyonu ENIC/UEFA kararı. Erişim tarihi 21.04.2021.
https://ec.europa.eu/competition/antitrust/cases/dec_docs/37806/37806_7_3.pdf
[5] Avrupa Birliği Adalet Divanı Motosykletistiki Omospondia Ellados NPID (MOTOE) v Elliniko Dimosio, para. 51. Erişim tarihi 22.04.2021.
[6] Avrupa Komisyonu Notice published pursuant to Article 19(3) of Council Regulation No 17 concerning Cases COMP/35.163 Notification of FIA Regulations, COMP/36.638 Notification by FIA/FOA of agreements relating to the FIA Formula One World Championship, COMP/36.776 GTR/FIA & others. Erişim tarihi 22.04.2021.
https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:52001XC0613(01)&from=EN
[7] UEFA resmi internet sitesindeki 18 Nisan 2021 tarihli basın duyurusu. Erişim tarihi 21.04.2021.
[8] Avrupa Komisyonu’nun 8 Mart 2017 tarihli kararı. Erişim tarihi 21.04.2021.
https://ec.europa.eu/competition/antitrust/cases/dec_docs/40208/40208_1579_5.pdf
[9] Avrupa Birliği Genel Mahkemesi’nin 16 Aralık 2020 tarihli kararı. Erişim tarihi 21.04.2021.
https://curia.europa.eu/jcms/upload/docs/application/pdf/2020-12/cp200159en.pdf
[10] Belgian Competition Authority Closes Investigation Into International Horse-Jumping Governance Body. Erişim tarihi 22.04.2021.
[11] Sports & Antitrust – Exclusionary abuses: Sports governing bodies find themselves under the spotlight. Erişim tarihi 22.04.2021.
https://www.lexology.com/library/detail.aspx?g=48dbf6ff-1442-44d3-ad11-db5269b2ec15
[12] Velon’un 1 Ekim 2019 tarihli basın duyurusu. Erişim tarihi 21.04.2021.
https://www.velon.cc/news/2019/9/27/velon-files-ec-complaint-uci
[13] Is UCI the new ISU? Analysing Velon’s Competition Law Complaint to the European Commission – By Thomas Terraz. Erişim tarihi 22.04.2021.
[14] EuroLeague hissedarları: Anadolu Efes, Fenerbahçe, Anadolu Efes, Baskonia, CSKA Moscow, Barcelona, Maccabi Tel Aviv, Olimpia Milano, Olympiacos, Panathinaikos, Real Madrid, Žalgiris – Wikipedia. Erişim tarihi 23.04.2021.
https://en.wikipedia.org/wiki/EuroLeague
[15] EuroLeague’in 22 Şubat 2016 tarihli basın duyurusu. Erişim tarihi 23.04.2021.
[16] FIBA’nın 22 Mart 2016 tarihli basın duyurusu. Erişim tarihi 24.04.2021.
http://www.fiba.basketball/news/fiba-europe-reacts-to-ecas-abusive-practices
[17] EuroLeague’in 3 Haziran 2016 tarihli basın duyurusu. Erişim tarihi 23.04.2021.
Münih Bölge Mahkemesi kararı metni (Almanca). Erişim tarihi 24.04.2021.
[18] ULEB’in 30 Eylül 2020 tarihli basın duyurusu. Erişim tarihi 24.04.2021.