Şahin Ardıyok & Armanç Canbeyli & Furkan Kaya
Bildiğiniz üzere, 2020 yılı rekabet mevzuatı üzerine yakın tarihte gördüğümüz en kapsamlı revizyonları beraberinde getirmiş, uzun yıllardır yolu gözlenen aralarında uzlaşma uygulamasının da bulunduğu birtakım uygulamalar hayatımıza girmişti. 2021 yılı ise bu uygulamaların nasıl işleyeceğine ilişkin esasların belirlendiği ve ikincil mevzuatların tanıtılmasına sahne oldu.
Uygulamacının alet çantasının, kanun değişikliği ve ikincil mevzuat hükümleri ile tamamlanmasının ardından en çok merak edilen konu ise bu yeni uygulamaların nasıl hayata geçirileceğiydi. 15.07.2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına Yönelik Soruşturmalarda Uygulanabilecek Uzlaşma Usulüne İlişkin Yönetmelik (“Uzlaşma Yönetmeliği”) bize bu konuda kapsamlı bir fikir vermişti. Fakat uzlaşma ile sonuçlanan dosyalarda tarafların dinlenilme haklarını nasıl kullanacakları, gerekçeli kararların nasıl ele alınacağı, ihlal tespiti ve tazminat davaları ile çok taraflı soruşturmalarda uzlaşmaya katılmayan taraf açısından süreci nasıl yürütüleceği gibi bazı sorular merak uyandırmaya devam ediyordu.
Kurum’un Singer hakkında yürüttüğü ve uzlaşma ile sonuçlanan soruşturmaya ilişkin geçtiğimiz günlerde yayımlanan gerekçeli karar ise merak ettiğimiz konuların bir kısmına ışık tuttu[1]. Bu bağlamda, yönde atılan ilk adımlardan olan Singer kararını aşağıda sizler için değerlendiriyoruz.
Hatırlayalım: Uzlaşma Mekanizması Nasıl İşliyor?
Singer kararının detaylarına geçmeden önce, uzlaşma sisteminin nasıl işlediğini kısaca hatırlamakta fayda var. Böylece Uzlaşma Yönetmeliğinde tanımlanan adımların sahada nasıl uygulandığını değerlendirme imkanına da sahip olabileceğimiz kanaatindeyiz.
Bu kapsamda, soruşturma açılmasından sonra uzlaşma yoluna gitmek isteyen teşebbüslerin atmaları gereken ilk adım Soruşturma Raporu’nun tebliğine kadar Kuruma yazılı olarak uzlaşma talebinde bulunmak oluyor. Talep üzerine Rekabet Kurulu (“Kurul”);
- talebi reddetme,
- kabul etme veya
- varsa diğer tarafları da uzlaşmaya davet etme kararlarından birini alabiliyor.
Eğer uzlaşma süreci Kurul tarafından resen başlatılıyor ise soruşturma taraflarına cevaplarını yazılı olarak Kurul’a bildirmeleri için on beş günlük bir süre veriliyor. Bu süre kesin süre olup süre geçtikten sonra yapılan bildirimlerin dikkate alınmayacağı Uzlaşma Yönetmeliği’nden anlaşılıyor.
Başlatılan uzlaşma sürecinde ikinci adım olarak karşımıza “uzlaşma görüşmeleri” çıkıyor. Bu görüşmelerin tutanak ile kayda alınacağı Uzlaşma Yönetmeliği’nde düzenleniyor. Uzlaşma görüşmeleri tamamlandıktan sonra Kurul bir “ara karar” veriyor. Genel itibarıyla uzlaşma nihai kararının bir taslağı gibi düşünülebilecek olan bu ara kararda;
- İsnat edilen ihlalin niteliği, kapsamı,
- Hesaplanan azami idari para cezası oranı,
- Uzlaşma sonucunda uygulanacak indirim oranı,
- Aktif işbirliği kapsamında uygulanabilecek indirim oranları,
- Verilecek azami ceza oranları,
- Uzlaşma metninin Kuruma gönderilmesi için verilecek on beş günü aşmayacak kesin süre ve
- Uzlaşma metninin süresi içinde gönderilmemesi halinde Kurul’un ara kararda yer verilen hususlarla bağlı olmayacağı hususlarına yer veriliyor
Bir sonraki adım olarak ise, ara kararda belirtilen hususları kabul eden teşebbüslerin Kurul tarafından verilecek süre içerisinde “uzlaşma metinlerini” sunma gerekliliği karşımıza çıkıyor. Yönetmelik’e göre uzlaşma metni, uzlaşma taraflarının ihlalin varlığını ve kapsamını kabul ettiklerine dair açık beyanlarını içermelidir.
Uzlaşma sürecinin son adımı ise Kurul tarafından verilecek olan “uzlaşma nihai kararı” olarak karşımıza çıkıyor. Bu nihai kararın uzlaşma metninin Kurum kayıtlarına girmesinden itibaren on beş gün içinde verilmesi gerekiyor. Karar içeriğinde ayrıca, normal bir soruşturma nihai kararında yer alan hususlara ek olarak, uzlaşma ara kararında geçen konulara da yer verileceği düzenlemesi yer alıyor.
Sürecin uzlaşma ile sonuçlanması halinde de idari para cezasında yüzde ondan yüzde yirmi beşe kadar indirim uygulanabiliyor.
Singer[2] Kararı’nda Neler Yaşandı?
Yukarıda da değindiğimiz üzere, Singer kararının önemi uzlaşma mekanizmasının nasıl uygulandığını göstermek açısından öncü nitelik taşıyor. Burada sürecin çıkış noktasında Şinger alyhine yapılan bir şikayet başvurusu bulunuyor. Singer’in ev tipi dikiş makineleri (“ETDM”) pazarında hakim durumda olduğu ve bu hakim durumunu satış kanallarını oluşturan ilgili yerel bayi ve firmalara sözlü olarak mal vermeme, satış koşullarını ağırlaştırma, iskonto oranlarını düşürme ve bayiliğin iptal edilmesi gibi tehditler yöneltmek suretiyle kötüye kullandığına ilişkin şikayet başvurusu üzerine Kurul Singer hakkında bir önaraştırma başlatıyor. Önaraştırma sürecinde elde edilen bulgular kapsamında ise 24.02.2021 tarihinde Singer hakkında soruşturma başlatılıyor.
Şikayet başvurusundaki yönlendirmeler ile hakim durumun kötüye kullanılması iddiaları ile incelemeye başlayan Kurum, elde edilen bulgular kapsamında Singer’in yeniden satış fiyatının belirlenmesi (“YSFB”) niteliğinde davranışlarda bulunduğunu ve bu ihlal türünün etkinliğini de artıracak şekilde internet üzerinden yapılan satışlara yönelin birtakım kısıtlamalar uyguladığını yönünde tespitlerde bulunuyor. Aynı kapsamda Kurum, bu uygulamaların sürdürülebilirliği ve caydırıcılığı için ürün tedarik etmeme ve bayilik ilişkilerinin sonlandırılması gibi çeşitli enstrümanlarının kullanıldığına ilişkin de bulgular elde ediyor.
YSFB türü ihlallere ilişkin genel bir değerlendirme yapan Kurul, bu tür uygulamaların rekabet hukuku literatüründe amaç bakımından rekabeti kısıtlayıcı nitelikte olduğunu belirtiyor.[3] İnternet satışlarının kısıtlanmasına ilişkin uygulamaları da mercek altına alan Kurul, bu tür uygulamaların bazı durumlarda YSFB’nin caydırıcılığını ve etkililiğini artırmak maksadıyla tamamlayıcı bir unsur işlevi gördüğünü belirtiyor. Aynı kapsamda, YSFB’nin piyasada etkili bir şekilde uygulanması amacıyla internet üzerinden yapılan satışlara müdahale edildiğini belirten Kurul, uygulanan bu kontrol mekanizmasının YSFB uygulamasının bir uzantısı olduğunu yönünde bir değerlendirme yapıyor.[4] Tüm bu bulguları ve tespitleri değerlendiren Singer ise dosyadaki hukuki pozisyonunu tetkik ediyor ve bir uzlaşma başvurusunda bulunuyor.
İhlal iddialarının ve Singer’i uzlaşmaya ikna eden bulguların genel görünümünü inceledikten sonra, uzlaşma sürecinin nasıl bir zaman çizelgesi üzerinde ilerlediğine ilişkin de bir değerlendirme yapmak, uygulamanın somutlaşması açısından faydalı olacaktır. Karar’da Singer’in birincili yazılı savunmasını 14.04.2021’de sunduktan yaklaşık bir ay sonra 18.05.2021’de uzlaşma başvurusu yaptığı, bunun akabinde bir hafta sonra 25.05.2021’de Singer temsilcileriyle Kurum’un bir görüşme yaptığı, yapılan bu görüşmenin üstüne de 27.05.2021’de Singer’in yeni bir uzlaşma başvurusu; 28.05.2021’de ise taahhüt başvurusu yaptığı görülmektedir[5]. Kurum bu başvuruları 03.06.2021’de gündeme almış, uzlaşma ve taahhüt görüşmelerini başlatmıştır.
Taahhüt görüşmelerinde Singer’in rekabet etmeme yükümlülüğüne ilişkin hükmün sözleşmeden çıkarılmasına yönelik taahhüdü Kurum tarafından kabul edildiği ve taahhüt sürecinin sonlandığı görülmektedir. YSFB bakımından ise YSFB açık ve ağır ihlal niteliğinde bir davranış olduğundan bu davranışa ilişkin taahhütte bulunulamayacağı Kurul tarafından belirtiliyor.
Süreci uzlaşma bakımından incelediğimizde ise kararda dikkat çeken bir husus, görüşmeler esnasında Singer’e; iddiaların içeriği, ihlalin niteliği, kapsamı, süresi, dayanak belgeler, indirim oranı ve para cezasının aralığı hakkında bilgi verilmesi olarak karşımıza çıkıyor. Uzlaşma Yönetmeliğinde de tanımlanan bu bilgi verme uygulaması, esasında sürecin sağlıklı biçimde yürütülebilmesi açısından kritik bir öneme sahip. Nitekim tarafların, uzlaşmaya karar verip ihlali kabul etmeden önce, haklarındaki bulguların içeriğine ve ciddiyetine ilişkin tatminkâr düzeyde bilgi edinebilmesi ve değerlendirmelerimi buna göre yapabilmesi gerekiyor. Aksi takdirde savunma hakkının kısıtlanması ve hukuki dinlenilme hakkına riayet edilmeden karar verilmesi riski oluşuyor. Gerekçeli kararda hangi bulgu setinin ve düzeyde Singer’in incelemesine sunulduğuna ilişkin detaylara yer verilmemekte birlikte, sürecin gelişiminden anladığımız kadarıyla bu aşama yönetmelik ile uyumlu biçimde tamamlanmış.
Bahse konu görüşmelerin ardından ise Singer’in uzlaşma sürecinin devam etmesi niyeti doğrultusunda 09.09.2021’de uzlaşma ara kararı alınıyor. Uzlaşma kararı daha sonra Singer’e iletiliyor. Singer de 27.09.2021’de Kurum’a uzlaşma metnini sunuyor. Bunu takiben de üç gün sonra 30.09.2021’de nihai karar alınıyor. Tüm bu görüşmeler ve değerlendirmeler neticesinde Singer yönetmelikte tanımlanan tüm adımları tamamlıyor ve bunun karşılığı olarak kendisine verilecek ceza tutarı üzerinden, en yüksek oran olan, %25 oranında indirim uygulanmasına karar veriliyor.
Singer Kararı Işığında Değerlendirmelerimiz
İlk olarak bu karar ile birlikte uzlaşma mekanizmasının nasıl hayata geçirildiğine ilişkin kapsamlı bir fikir edinmiş bulunuyoruz. Zira Kurul burada oldukça uzun bir gerekçeli karar kullanıyor ve hem uzlaşma hem de ihlal tespiti konularında tüm detayları gerekçesine yansıtıyor. Uygulamanın anlaşılması açısından oldukça faydalı olan bu durum, esas etkisini Kurul kararı sonrasında gelebilecek tazminat süreçlerinde gösteriyor. Taahhüt mekanizmasının aksine, uzlaşma kapsamında taraflar ihlali kabul ediyor ve buna karşılık bir indirim alıyor. Singer kararı ise uzlaşma ile sonuçlanan dosyalarda ihlalin içeriğine, dosyadaki bulgulara, tespitlere ve hukuka aykırılık unsuruna ilişkin tüm detayların gerekçeli karara yansıtılabileceğini gösteriyor. Elbette, bu denli detay içeren bir gerekçeli karar, tespit edilen ihlalden zarar gören tarafların açabilecekleri tazminat davalarında önem arz ediyor. Singer kararı ile netlik kazanmayan bir durum ise; karşılıklılık arz eden ihlal türlerinde, ihlal taraflarından bazılarının uzlaşmaya katılmadığı durumlarda gerekçeli karar ve tazminat davası konularının nasıl ele alınacağı. Bu durumun netleşmesi ise bu nevi bir dosyanın uzlaşma ile karara bağlanması ile gerçekleşeceğe benziyor.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, ciro üzerinden ceza verilmesi esasına dayanan rekabet soruşturmalarının tüm sektörlerde faaliyet gösteren teşebbüsler açısından önemli bir risk oluşturduğu düşünüldüğünde, uzlaşma mekanizmasının önümüzdeki dönemde daha fazla sayıda teşebbüs tarafından tercih edilebileceğini düşünüyoruz. Özellikle aleyhe bulguların yoğunlaştığı ve tünelin ucundaki ışığın çıkış kapısından ziyade yaklaşan bir tren olduğu dosyalar bakımından hızlı sonuç alınmasına yardımcı olan bu uygulama ile teşebbüsler de %25’e kadar indirim kazanabiliyor. Fakat uzlaşma kapsamında taraflar ihlali kabul ediyor ve sonrasında gelebilecek tazminat davalarına da zemin hazırlanıyor. Bu nedenle, uygulamaya olan talebin yükselmesi için uygulama esaslarının netleşmesi ve hukuki öngörülebilirliğin sağlanması gerekiyor.
Bu açıdan en önemli konulardan biri de şüphesiz tarafların yeterli düzeyde bilgilendirilmesi olarak karşımıza çıkıyor. Uzlaşma sürecinde başvurucu ve Kurum arasındaki koordinasyonun etkin ve şeffaf bir şekilde sağlanması, uygulamadan beklenen faydalar için önem arz ediyor. Singer Kararı’nda da bu durum ele alınıyor ve başvurucu konumundaki Singer’e, iddiaların içeriği, isnat edilen ihlalin niteliği, kapsamı ve süresi; ihlale dayanak başlıca belgeler, sürecin uzlaşma ile sonuçlanması halinde uygulanabilecek indirim oranı ve verilebilecek idari para cezası aralığı hakkında bilgi verildiği vurgulanıyor.[6]
Son olarak hem taahhüt hem de uzlaşma süreçleri bakımından önemli gördüğümüz bir diğer konu ise şikayetçinin konumu. Bu tür süreçlerde şikayetçi hem ihlal hakkında bilgi sahibi olduğundan hem de verilecek karardan doğrudan etkilendiğinden, sürece dahil edilmesini faydalı görüyoruz. Dolayısıyla, taahhüt ve uzlaşma süreçleri neticelenmeden şikayetçinin fikrinin alınması ve olası neticenin rekabetçi endişeleri giderip gidermediği açısından (özellikle taahhüt sürecinde) söz hakkı tanınması isabetli olacaktır.
[1] Rekabet Kurulu’nun 30.09.2021 tarih ve 21-46/672-336 sayılı kararı
[2] Singer Dikiş Makineleri Ticaret A.Ş
[3] Rekabet Kurulu’nun 30.09.2021 tarih ve 21-46/672-336 sayılı kararı, para. 51-53
[4] Rekabet Kurulu’nun 30.09.2021 tarih ve 21-46/672-336 sayılı kararı, para. 90
[5] Rekabet Kurulu’nun 30.09.2021 tarih ve 21-46/672-336 sayılı kararı, para. 9
[6] Rekabet Kurulu’nun 30.09.2021 tarih ve 21-46/672-336 sayılı kararı, para. 12