Yumurta Üreticileri Merkez Birliği ve merkeze bağlı 12 yerel birlik ile bu birliklerin başkanlarının hissedarlığı bulunan teşebbüslerin 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’u (“Rekabet Kanunu”) ihlal ettikleri iddiası üzerine resen yürütülen soruşturma tamamlanmıştı. Soruşturma sonucunda, Rekabet Kurulu’nun Ekim 2023 tarihli kararı ile Yumurta Üreticileri Merkez Birliği ve merkeze bağlı 12 yerel birliğin Rekabet Kanunu’nu ihlal ettiğine karar verilmişti. Bununla beraber, ilgili birliklerin yönetiminde bulunan kişilerin ilişkili oldukları teşebbüslere idari para cezası uygulanmamıştı.
Rekabet Kurulu’nun gerekçeli kararı geçtiğimiz haftalarda Kurum’un internet sitesinde yayımlandı. Bu yazımızda Rekabet Kurulu’nun ilgili kararını[1] inceleyeceğiz.
Rekabet Kurulu, ihlal tespitini hangi bulgu ve değerlendirmelerle desteklemiş?
Rekabet Kurulu değerlendirmelerine haklarında soruşturma yürütülen meslek birliklerinin; 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu, Tarımsal Üretici Birliklerinin Kuruluş Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik ve üretici birliği ve üretici merkez birliği tüzüğü hükümlerine göre kurulduğunu faaliyetlerini sürdürdüğünü ifade ederek başlıyor. Akabinde ise Rekabet Kurulu tarafından ilgili mevzuat uyarınca birliklerin -diğerlerine ek olarak- üyelerinin ürettikleri ürünlerin bölgesel ve ulusal düzeyde üretim planlarını yapmak ve üretimi yönlendirmek şeklinde bir görev ve yetkisinin olduğu tespit ediliyor. Daha sonra, teşebbüs birliklerinin mevzuattan kaynaklanan yetkilerini kullandığı durumlarda bu davranışların Rekabet Kanunu’nun kapsamının dışında tutulabileceği ifade ediliyor.
Elde edilen bulgular incelendiğinde, yumurta üretici birliklerinin başkanları düzeyinde doğrudan yumurta fiyatlarının, yumurta arzının ve yumurtacı tavuk miktarının konu edildiği birçok görüşme gerçekleştirildiği, bu görüşmelerin çıktılarının ise hem bölgesel hem de Türkiye çapında kurulan ve katılımcıları yumurta üreticilerinden oluşan WhatsApp grupları aracılığıyla piyasaya duyurulduğu tespit ediliyor. Bu kapsamda, üretici birliklerinin başkanlarının bir araya gelerek yaptıkları görüşmeler sonucunda yumurta ürününe ilişkin olarak referans fiyat adıyla taban fiyat tespit ettikleri ve bu uygulamanın gerçekleştirilmesi ile yaygınlaştırılması bakımından Türkiye çapında yumurta üreticilerinin dâhil olduğu diğer WhatsApp gruplarının kullanıldığı belirtiliyor. Yine üretici birlikleri başkanları gerek kendi aralarındaki müzakerelerle gerekse piyasaya yaptıkları duyurularla yumurtacı tavukların kesime gönderilmesi ve bazı yumurtacı tavukların itlaf edilmesi gibi yollar ile kapasitelerin azaltılmasına yönelik telkinlerde bulunduğu ifade ediliyor.
Rekabet Kurulu, 5200 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (b) bendi ile üretici birliklerinin görevleri arasında “üyelerinin ürünlerine pazar bulmak ve ürünlerin pazara arzını düzenlemek” yer alsa da bu görev çerçevesinde sağlıklı bir üretim planlaması ile tüm piyasa paydaşlarının korunmasının amaçlandığını değerlendiriyor. Başka bir deyişle, üretici birliklerinin iç piyasada düşen fiyatları artırmak amacıyla arz miktarını azaltmaya yönelik davranışlarının, 5200 sayılı Kanun’da kendilerine verilen görevlerin dışına çıkarak, Rekabet Kanunu’nda yasaklanan eylemlere yol açabileceği ifade ediliyor. Ek olarak, 5200 sayılı Kanun ile verilen bu görevin, teşebbüs birliklerine sınırsız bir şekilde fiyat ve arz miktarını belirleme yetkisi tanımadığı vurgulanıyor. Aksi bir yorumla, teşebbüs birliklerinin aldıkları karar ve eylemlerle fiyatların tüketici aleyhine artmasına neden olabileceği belirtiliyor.
Tüm bulgular ve değerlendirmeler ışığında, MERKEZ YUMBİR’in ve MERKEZ YUMBİR’e üye 12 yerel birliğin 2019 Haziran – 2021 Eylül döneminde yumurta fiyatlarının tespitine ve arzın kısıtlamasına yönelik ve amacı itibarıyla rekabeti sınırlayıcı eylemleri nedeniyle, Rekabet Kanunu’nun 4. maddesini ihlal ettikleri sonucuna ulaşılıyor.
Peki ya üye teşebbüsler?
Rekabet Kurulu, dosya kapsamında birlik başkanlarının hissedarlığı bulunan teşebbüslere de soruşturma açmış ve teşebbüs birliklerinin eylemleri nedeniyle teşebbüslerin sorumluluğunun bulunup bulunmadığını araştırmış olsa da haklarında soruşturma yürütülen ve ilgili meslek birliğine üye teşebbüsler arasında herhangi bir anlaşmaya veya uyumlu eyleme işaret eden bir husus tespit edemediğini ifade etmiştir. Rekabet Kurulu, meslek birliklerinin yöneticilerinin eylemlerini bulundukları konumdan aldıkları yetkiye dayanarak gerçekleştirme ve piyasa geneline yayma çabasında olduklarına dikkat çekmiş, teşebbüsler açısından bu çabaya iştirak edilmesine yönelik bir bilgi ve belgeye ulaşılamadığından, tespit edilen ihlalin yalnızca birlik başkanları seviyesindeki iletişimler aracılığıyla yürütüldüğü ve “bağlayıcı nitelikte” bir teşebbüs birliği kararı niteliğinde olmadığı sonucuna ulaşmıştır.
Karar’dan anlaşıldığı üzere, her ne kadar ilgili üye teşebbüslerde yerinde inceleme gerçekleştirilse de soruşturma dosyasının içerisine dahil edilebilecek herhangi bir bulguya ulaşılamamıştır. Dosya kapsamındaki bulgular incelendiğinde, meslek birliği başkanlarının kapasite kısıtlaması veya fiyat tespitine ilişkin ifadeleri dikkat görülmektedir. İlgili meslek birliği başkanlarının çoğunun, ilgili pazarda faaliyet gösteren teşebbüslerde hissedar olduğu göz önünde bulundurulduğunda, alınan kararları uygulayan üye teşebbüslerin ihlalden sorumlu olmadıklarının, Rekabet Kurulu’nun geçmiş tarihli kararları ile paralel şekilde şüpheye mahal bırakmaksızın ortaya konulması beklenmektedir.
Her halükârda, iddia edildiği şekilde, en üst seviyede -doğrudan teşebbüslerin hissedarları arasında- bir rekabete aykırı anlaşmanın mevcut olması halinde, teşebbüslerde gerçekleşen yerinde incelemelerde herhangi bir bulgu elde edilememesi de şaşırtıcı değildir. Bununla birlikte, içeriği itibariyle rekabeti amaç ve etki yönünden ihlal edebileceği Rekabet Kurulu tarafından da ifade edilmiş olan soruşturma konusu davranışlar kapsamında teşebbüsler nezdinde rekabeti kısıtlayıcı amacı gösteren herhangi bir bulgunun mevcut olmaması halinde, Rekabet Kurulu’nun geçmiş tarihli kararları ile paralel şekilde, rekabeti kısıtlayıcı etkilerin mevcut olup olmadığına yönelik bir değerlendirme yapılması beklenmektedir.
Bu kapsamda, meslek birliği başkanları tarafından alınan ve koordinasyon doğurucu oldukları değerlendirilen kararların (yumurta fiyatının tespit edilmesine ve arz miktarının kısıtlanmasına yönelik) veya paylaşılan rekabete hassas bilgilerin teşebbüslerin pazardaki faaliyetleri üzerinde herhangi bir etki doğurup doğurmadığının ekonomik analizler aracılığıyla değerlendirilmesi halinde Rekabet Kurulu’nun geçmiş tarihli kararları ile daha paralel bir yaklaşımın benimsenmesi mümkün olabilirdi.
Nitekim, Rekabet Kurulu’nun yakın tarihli Buğday Unu kararında[2], soruşturma konusu olan 33 teşebbüs ve bir teşebbüs birliğinin, toplantılar düzenleyerek buğday unu fiyatlarını görüştükleri ve piyasayı şeffaflaştırma amacıyla rekabeti kısıtlayıcı bilgi alışverişinde bulundukları tespit edilmişti. Bu kapsamda, teşebbüslerin güncel fiyat verilerinin paylaşılmasına aracılık eden Karadeniz Un Sanayicileri Derneği ile teşebbüslerin, Rekabet Kanunu’nun 4. maddesini ihlal ettikleri sonucuna varılmış ve hem teşebbüs birliğine hem de teşebbüslere ayrı ayrı idari para cezaları uygulanmıştı. İlgili karar kapsamında, teşebbüs birliği aracılığıyla gerçekleştirilen iletişimlere ek olarak rekabeti kısıtlayıcı kararların alındığı toplantılara katılan üye teşebbüslerin fiyat hareketleri de incelenmiş ve teşebbüslerin de ihlalin bir parçası olduğu şüpheye mahal bırakılmaksızın ortaya konulmuştu[3].
Karar kapsamında ise, örneğin, bir meslek birliği başkanı tarafından ifade edilen yüksek kur sonrası yumurta fiyatlarına zam yapılması gerektiğine yönelik ifadelerin aynı grupta yer alan diğer birlik başkanları tarafından görüldüğü ve grup katılımcılarının ortak bir stratejiye taraf olduklarının anlaşıldığı Rekabet Kurumu tarafından tespit edilmiş olmakla birlikte, ilgili başkanların hissedarlıkları bulunan teşebbüslerin bu karar ile uyumlu olarak hareket edip etmediğine yönelik herhangi bir ekonomik analiz gerçekleştirilmediği anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda, Rekabet Kurulu’nun kararında teşebbüslerin ihlale iştirak ettiğini gösteren herhangi bir iletişim bulgusuna ulaşılamadığı ifade ediliyor. Ancak, bu hususun ekonomik analizler ile birlikte desteklendiği bir sürecin, Rekabet Kurulu’nun geçmiş tarihli kararları ile paralel bir yaklaşım sergilemesine olanak tanıyacağı ve benimsenmesi gereken ispat standardına uygunluk açısından daha uygun olacağı görüşündeyiz.
[1] Rekabet Kurulu’nun 26.10.2023 tarihli ve 23-50/980-357 sayılı kararı (“Karar”).
[2] Rekabet Kurulu’nun 07.01.2021 tarihli ve 21-01/18-8 sayılı kararı.
[3] Rekabet Kurulu’nun 07.01.2021 tarihli ve 21-01/18-8 sayılı kararı, para. 286, 307.